Yazarınız ikinci teklisiyle karşınızda. Geçmişten gelen gölgeler ile, pişmanlıklar ile savaşanlara anlamlı gelecek olan, “Shadow From Past” isimli parçam tüm platformlarda yayında. Parçayı sevgili gitarcım ve grafik tasarımcım, Kemal Arda Ayar ile beraber yaptık.
Parçada Kemal Arda Ayar‘ın, enstrümantal olan “Shadow From Past” parçasının bende uyandırdığı cümleleri kaleme aldım. Umuyorum ki sizler de kendinizden birer parça yakalayacaksınız.
Umarım hoşunuza gider. Daha gelecek parçamız çok, adım adım ve sakince, öğrenerek ilerliyoruz. Yorumlarınızı ve Spotify ve diğer mecralarda takiplerinizi, desteklerinizi bekliyoruz.
Selamlar! Bugüne kadar burada hep başkalarının çalışmalarını inceleyip paylaştık, büyük grupların haberlerini yazdık. Biraz düşününce şunu fark ettim; “Ben bir iş yaptığımda onu kim yazacak?”… Doğum günümde yazdığım bu yazıyı, umarım yadırgamazsınız. Derken ilk resmi şarkım olan, “Bastard In My Mind” isimli parçam tüm platformlarda yayında. Parçayı sevgili gitarcım ve grafik tasarımcım, Kemal Arda Ayar ile beraber yaptık.
Çok ciddi bir iş olmamakla beraber, pop/punk rock kafasında bir iş yapmaya çalıştık. Youtube’a yüklediğim video ile beraber, üç günde söz, müzik yazdığımız ve kaydınız aldığım bu parça aslında başarılı bir NFT projesine “tribute” niteliğinde yapıldı. Genel dinleyicilerden olumlu dönüşler alınca da 2 ay sonrasında, yani 26 Mayıs itibari ile de tüm dijital platformlarda yayınına karar verdik.
Umarım hoşunuza gider. Daha özenli ve güzel parçalar yazıyoruz, yapıyoruz ve bu parça ile kendi müzik dönemimin ilk adımını resmi olarak atmış görüyorum. Hayat gayeleri nedeniyle yetişemediğimiz ve bu neden ile de inaktif olan sitemizi bir kaç zaman sonra canlandıracağız.
Geçtiğimiz aylarda “Love The Chain” ve “A Lost Lamb” teklilerini yayınlayan, Türk death metal grubu Behtaroth 3.teklisi “Serenity of Demise” ile tekrar tüm müzik platformlarında.
Behtaroth death metal türünün belirli bir alt türüne bağlı kalmayarak, death metal müziğini serbest bir şekilde ele almaya devam ediyor.
Parçanın sözleri vocalist Salim Ulaş Bal tarafından yazılmıştır. Mix ve mastering gitarist Mehmet Ali Akınoğlu tarafından yapılmıştır. Albüm kapağı Polonyalı artist Paweł Czerwiński tarafından yapılmış.
Grup bu teklisinde metal müziğin senfonik ve orkestral ögelerini minimal şekilde kullanmayı amaçlamış görünüyor. Serenity of Demise parçasının, grubun önceki parçalarına göre daha atmosferik ve kasvetli bir yapısı var. Grup ileride yayınlanacak olan single çalışmaları için çalışmalara devam ediyor.
Artık sitenin müdavimlerinin bileceği üzere, Powerwolf grubunun hayranıyım. Geçtiğimiz aylarda yeni albüm sinyalleri verilirken çıkacak işi büyük bir açlıkla bekledim. Albümün ilk klibi “Beast Of Gévaudan” parçasına, çok güzel bir prodüksiyon ve hikaye anlatımı ile çekilip, 20 Mayıs’ta dinleyicilerine sunulmuştur. Yeni albüm “Call Of The Wild” 16 Temmuz’da, tüm dijital platformlarda ve isteyenler fiziksel kopyasını da grubun sitesinden tedarik edebilirler.
Bu yeni parçada bahsedilen Gevaudan canavarının hikayesi nedir:
Gévaudan kasabası, Güney Fransa’da sessiz, tenha, dağlık bir bölgeydi, ancak 1764’ten 1767’ye kadar Gévaudan, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere üç yüzden fazla insanı yaralayan kurt benzeri bir canavar tarafından işkence gördü. Kaydedilen ilk görüş, 1764 yılında Langogne kasabası yakınlarında sığırlara bakan genç bir kadın ile başlıyor.
2018 bitmeden Haziran ayında çıkan albümden, tam tamına yedi video klip yayınlamış olan bu koca yürekli gruba hastayım. Bakalım bu albümden kaç klip göreceğiz.
Kendileri 2003 senesinde Almanya‘da kurulan bir Power/Heavy/Symphonic Metal grubu olmakla beraber pek çok şarkısı İngilizce olsa da, Almanca ve Latince de parçaları bulunmakta. Konseptleri genellikle Pagan ve Anti-Hristiyan temalar üstüne kurulmuş olsa da, Kurt Adamlar, Vampirler üstüne de yazılmış parçaları bulunmakta. Powerwolf2005 yılında ilk albümleri “Return In Bloodred“i dinleyicilerine sunmuş ve o tarihten itibaren ilk 6 albümü, ikişer yıl ara ile yeni albüm çıkartan grup, güncelde 8 adet albüm yayımlamış bulunmaktadır.
Kemal Arda Ayar‘ı sitemizin takipçileri anımsıyordur sanırım. Kendisi üretken, yetenekli ve tek kişilik bir müzik kutusu. Yeni müzisyenlere, gruplara destek vermeyen sizler muhtemelen bunu da görmeyeceksiniz.
Bugün, 3 Kasım itibari ile çıkmış olan yeni teklisi To The Sky‘ı anlatmasını istedim kendisinden. Hikayesi de enstrümantal parçanın kendisi kadar güzel. Gelin parçanın öyküsünü sahibinin sözleri ile okuyalım.
“To The Sky isimli yeni bestemi yakın bir zamanda vefat eden dedem için yaptım. Kendisi dışarıdan bakıldığında sert görünümlü, ama aslında çok iyi kalpli ve harika bir insandı. Hayatını ailesine adamış emekçi birisiydi. Mesleği ise marangozluktu. Vefatından sonraki 2.haftadan itibaren anneannelerin evinde uzun bir süre kalacağımız belli olunca ben eve uğrayıp gitarımı yanıma aldım.
Balkonda otururken bir yandan gitarımı tıngırdatıp, etrafa bakınıyordum ve dedemin sürekli beslediği kuşları gördüm. Aklıma hem kuş sesi gibi cıvıl cıvıl, hem de dedem gibi hayal gücü geniş birisini yansıtacak bir beste yapmak geldi. Bir süredir metal riffleri ve melodileri yazmaktan da uzaklaşmışken, yeni yeni aşina olmaya başladığım math rock tarzına geçiş sürecim de bu parça ile başlamış oldu. Bu yeni serüvenimde yazdığım parçaları dinleyip siz de bana katılabilirsiniz!”
Van Halen‘in efsanevi gitaristi ve kurucu ortağı, Eddie Van Halen kanserle uzun bir savaşın ardından hayatını kaybetti. 2019 yılında, 5 yıldır gırtlak kanseri ile mücadele ettiği ortaya çıktı. Baş ve boyun bölgesinde yaygın olarak bulunan kanser sebebi ile 6 Ekim 2020 günü ailesi tarafından öldüğü duyuruldu.
Rock yıldızıyla doğrudan bağlantılı kaynaklar tarafından, salı günü Santa Monica’daki St. John’s Hastanesinde öldüğünü söylendi. Eşi Janie, oğlu Wolfgang, eski karısı Valerie Bertinelli ve Eddie’nin kardeşi ve davulcusu Alex ile birlikte yanındaydı.
Son 72 saat içinde Eddie’nin devam eden sağlık savaşı, büyük ölçüde yokuş aşağı gitmeye başlamış ve doktorlar akciğer kanserinin beynine ve diğer organlara taşındığını keşfetmişler.
Pek çoğunuzun bileceği üzere, Eddie on yıldan uzun süredir kanserle mücadele ediyordu. Kaynaklar, geçtiğimiz Kasım ayında bağırsak sorunları nedeniyle hastaneye girip çıktığını ve son zamanlarda kemoterapi gördüğünü söylüyordu.
Geçen yıl, Eddie radyasyon tedavisi almak için 5 yıldır ABD ile Almanya arasında uçuyordu. Yıllardır sigara içen biri olmasına rağmen, 20 yıldan fazla bir süre önce ağzında sık sık tuttuğu metal bir gitar penasından boğaz kanseri geliştirdiğine inanıyordu.
Bununla birlikte, 2006’da Van Halen‘in basçısı olan oğluyla, konserlere ve müzik provalarına devam etti.
Wolfgang internette babasının yasını tuttu ve şöyle yazdı;
“O, isteyebileceğim en iyi babaydı. Onunla sahnede ve dışında paylaştığım her an bir armağandı. Kalbim kırık ve bu kayıptan asla tamamen toparlanabileceğimi sanmıyorum. Seni çok seviyorum baba” diye ekledi.
Halen, ailesiyle birlikte 1962 yılında Hollanda’dan Pasadena Kaliforniya’ya taşınmışlardır. Önceleri piyano dersleri almış ancak piyanonun başında oturmanın çok sıkıcı olduğunu düşünerek bateri çalmaya başlamıştır. Ağabeyi “Alex Van Halen” ise gitar dersleri almaya başlamıştır.
Ancak Eddie Van Halen daha sonra esas yeteneğinin gitar olduğuna karar vermiş ve abisiyle enstrümanlarını değiştirmişlerdir. Yaklaşık 12 yaşlarında gitar çalmaya başlayan Eddie günde 8-9 saat pratik yaparak kendini geliştirdi. 14 yaşına geldiğinde Eric Clapton‘un Cream grubunda attığı soloları notası notasına çalabilir duruma gelmişti. 1974 yılında Van Halen grubunun temellerini abisiyle birlikte “Mamut” adlı grupla attı. 1982 yılında yayımlanan ve dünyanın en çok satan albümü olarak bilinen Michael Jackson‘ın ünlü Thriller‘ında çalışan Halen, albümdeki en bilinen şarkılardan Beat It‘in gitar sololarını çalmasıyla tanındı. Tapping tekniğini dünyaya duyuran gitaristtir. Eddie, dünyanın sayılı solo gitaristlerindendir. Yazdığı Eruption şarkısıyla büyük bir ses getirmiştir. Shred tekniğinin öncülerindendir.
1990’ların sonlarında ağız ve dil kanserine yakalandı. Doktorlar günde 12 ile 14 saat ağzında metal pena tutmasının bu hastalıklara sebep olduğunu söylediler. Çeşitli tedavi metotlarıyla dil kanserinden kurtulmuş ancak hâlâ ağız kanseriyle mücadele etmektedir. Her şeye rağmen de sigara içmeye devam etmektedir. Sağlık nedenleriyle ruhsal yapısı da bozulmuş ve bunun sonucu olarak çevresi tarafından geçimsiz biri olarak tanımlanmaya başlamıştır. Bu durum eşiyle boşanmasına sebep olmuştur.
Metallica davulcusu Lars Ulrich’in karantina günlerinde neler yaptığına dair yeni bir görsel, model eşi Jessica Miller tarafından Instagram’a yüklendi. Jessica’nın Instagram hikayesine attığı son fotoğraf gösteriyor ki, ikili karantina günlerini 101 Okey oynayarak geçiriyorlar.
Biliyorum, hepiniz ‘bu nedir ya’ diyorsunuz şu an. Fakat bu üstte yazdığım paragraf gerçek. Aşağıya Instagram hikayesinin ekran görüntüsünü bırakıyorum.
Lars’ın 101 oynaması üzerine yazılacak çok fazla bir şey yok aslında. O yüzden Metallica’nın son dönemde neler yaptığı ile ilgili bildiklerimizi anlatmak istiyorum. Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere Metallica geçtiğimiz günlerde ‘Blackened’ isimli şarkılarının akustik versiyonunu yayınladı.
Buna ek olarak 28 Ağustos tarihinde S&M 2 albümü yayımlandı. Albüm muhtemelen bilebileceğiniz üzere daha önce yayınlanmış olan S&M albümünün devamı niteliğinde ve bu albümde Metallica’ya San Fransisco senfoni orkestrası eşlik etti.
Bu albümden bir canlı performans videosunu buraya bırakıyorum.
Peki grubun yeni bir stüdyo albümü yapmak gibi bir girişimi var mı diye soracak olursanız, cevap evet. Lars Ulrich, James Hetfield ve Kirk Hammett; katıldıkları bir kaç röportajda karantina sürecinde bir çok materyal ürettiklerini ve bu süreci bir albüm kaydederek sonlandırmak istediklerini dile getirdiler.
Kişisel görüş olarak, 2021’in ikinci yarısında yeni bir Metallica albümü görebileceğimiz düşünüyorum. Umarım gerçekleşir.
İngiliz alternatif/progresif rock grubu Anathema, dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını nedeniyle belirsiz bir süre ara verdiklerini açıkladı. Grup son olarak, 7 Eylül 2019 tarihinde ülkemizde konserini vermişti. Kendilerinin son zamanlardaki üretim kısırlığını da göz önünde bulundurursak, kaçınılmaz bir karar olmuş diyebiliriz. Umuyoruz ki ilhamlarını da kazanarak, bir gün tekrardan karşımıza çıkarlar.
Grubun, 22 Eylül Salı günü sosyal medya paylaşımında üzücü haberi verildi:
“Sevgili Anathema ailesi, bu yıl diğerlerine benzemiyor. Hepimiz, her biriniz dahil hem profesyonel, hem de kişisel durumumuzu etkileyen öngörülemeyen zorluklarla karşılaştık. Bu zor zamanlar bizleri ne yazık ki tek bir karara itti. Belirsiz bir süre için ara vermekten başka seçeneğimiz yoktu… Bireyler olarak artık hayattaki diğer yolları takip etme zamanıdır.
Yıllar boyunca herkese desteğinden dolayı minnettar olmanın ötesindeyiz. Hayranlarımıza hayatımızın en güzel yıllarını yaşattıkları için duyduğumuz sevgi ve saygının sonu yok. Turumuzun beklenmedik iptalinin ardından gösterdiğiniz anlayış, sevginiz her zaman bizimle olacaktır.
Bu yılın nasıl sonuçlanacağını asla tahmin edemezdik.
Türk blackened death metal grubu Maledictory‘nin, The Crimson Doomsday isimli ilk teklisi dijital platformlardan yayımlandı. Haziran 2020’de Bursa/Stüdyo No:55’de kaydedilen parçanın mix ve mastering’i Fuat Güney tarafından yapıldı.
–
Eski tarzda bir sound özlemi çekenler için taze kan sunumu gibi düşünebilirsiniz bu yazıyı. İlk dinleyişte, “Dimmu Borgir – Puritanical Euphoric Misanthropia” albümünden bir parçaymış gibi hissettirse de vokallerin girmesiyle tarz değişimi kendini belli ediyor. Sözlere baktığımız zaman ise, Edgar Allan Poe‘nun Kızıl Ölüm eserine bir atıf gibi geliyor. Ortalama bir başlangıç olduğunu düşündüğüm bu parça ile, gruba başarılar diliyoruz.
–
2017 yılında Bursa’da kurulan Maledictory, bugüne kadar bir çok konserde sahne aldı. Covid19 salgını sebebi ile şarkıları internet üzerinden single olarak yayımlama kararı alan grup, 4 şarkının yayımlanmasının ardından tümünü, fiziksel bir EP’de toplayacak. Sınırlı sayıda basılıp dağıtılması bekleniyor.
–
Maledictory grup üyeleri: Vokal/Gitar: Sercan Raşa Gitar: Doğacan Özdemir Bas Gitar: Ali Baltaoğlu Davul: Meriç Köseoğlu
Black Sabbath vokalisti Ozzy Osbourne‘un son fotoğrafları sosyal medyada rock ve metal topluluklarının yeni gündemi oldu. 71 yaşındaki metal ikonu ilk defa beyaz saçlar ve bitap düşmüş bir halde kameralara yakalandı.
2019 yılının sonu ve 2020’nin başı itibariyle birçok sağlık problemi ile boğuşan Ozzy Osbourne, tüm bunlara rağmen Ordinary Man isimli stüdyo albümünü piyasaya sürmüştü. Özellikle kendisine konulan Parkinson Hastalığı teşhisinden sonra fanlarının büyük bir kaygı ile sağlık durumunu takip ettiği Karanlık Prensi, son görüntüleri ile tüm metal camiasını üzdü.
Aşağıdan görebileceğiniz üzere ilk defa beyaz saçlı hali ile kameralara yansıyan Ozzy, gerçekten yorgun ve bitap düşmüş görünüyor. Belirtmekte fayda olan bir diğer mesele ise Ozzy’nin sağlık durumu ile ilgili kendisinin yaptığı açıklamalar.
Ozzy’nin bizzat ifade ettiği üzere yavaş bir iyileşme süreci yaşamakta olan başarılı vokalist, sağlığına tam anlamıyla kavuşması ile birlikte tekrar stüdyoya gireceğini müjdeledi. Hiçbir zaman emekli olmak istemediğini dile getirip, sahnelere dönüşü ile ilgili bir şeyler söylemese de üretkenliğinden bir şey kaybetmeyeceğini belirtmesi tüm metal dinleyicisi için sevindirici bir gelişme olarak görüldü.
