Duman – Darmaduman

0
182

Duman 4 yıl aradan sonra yepyeni bir albüm ile dinleyicilerinin karşısına çıktı. Bu albümü uzun zamandır bekliyorduk ve beklediğimize değen bir albüm olup olmadığı konusunda herkes farklı şeyler düşünüyor. Benim açımdan biraz hayal kırıklığı var. Nedenine ilerleyen paragraflarda değineceğim elbette. Biraz fazlaca eksi yönlere değinebilirim, beni sakın anti Duman’cı biri olarak görmeyin. Türkiye’de hem çalmaktan hem de dinlemekten keyif aldığım bir kaç gruptan biri Duman. Zaten onları sevmeyen yoktur herhalde.

Albümü ilk dinlediğimde kesinlikle çok fazla bayık geldi. Oldukça depresif ve melankolik bir albüm izlenimi verdi ilk olarak. Akabinde biraz daha detaylı dinlediğimde hareketli parçaların gerçekten tam ayarında olduğunu gördüm. Ancak daha ağır parçaları hiç mi hiç beğenmedim. Arabesk türünde bir albüm yapıp altına da rock altyapısı koyacağız deseler, ancak bu kadar olurdu herhalde. Duman benim için her zaman alternatif rock grubu olarak bulunmuştur. Tabii ki melankolik parçalarının ağırlıkta olduğu albümleri ve parçaları olmuştur, Belki Alışman Lazım albümü gibi. Ancak Duman’ı Duman yapan benim nezlimde bu değildi. 

Albümü üç kısıma ayırıyorum. Arabeske yakın olan parçalar, orta halli parçalar ve safkan rock parçalar olarak. Öncelikle arabeske yakın olanları ele alalım. Bunlar Melankoli, Akıbet, Kolay Değildir, Gözleri Kanlı. Bu parçalar direkt olarak melankolik ve depresif ruh hali için yapılmış parçalar. Duman’ın dinleyici kitlesinde azımsanamayacak düzeyde damarcı arkadaşlarımız mevcut. Zaten bu kadar çok tutulmasında asıl nokta bu kısım. Adamlar çok damardan ve derinden girdikleri parçalar ile büyük patlama yaptılar. Hiç kimse Duman’ın Köprüaltı parçasının çok geniş kitlelere hitap ettiğini söyleyemez veye Eski Köprünün Altında albümünün. Ne zaman ki Belki Alışman Lazım ile melankoli ve depresif parçalar yaptılar, o zaman aslında şu anki Duman fanları ortaya çıkmaya başladı. İşte tüm bu anlattığım şeylerden ötürü, benim arabeske yakın parçalar olarak gördüğüm parçalar bu kitle için yapılmış besteler. Bu yüzden de bu albüm sevilecektir.

Orta halli parçalara geçecek olursak, bu parçaları ben kafamda şu şekilde belirledim: Sınana Sınana, Gönül İster, Öyle Dertli ve Eyvallah. Evet. Sınana Sınana çok farklı bir parça olmuş. Ayrıca beğendim ve takdir ettim. Bildiğin reggae yapmışlar desem yeridir. Bir altında üflemeleri eksik. Sattas’ı kıskandıracak bir parça yapmışlar. Bazen bu tarz farklı ve yenilikçi parçalar güzel olur. Bu da güzel olmuş. Gönül İster ve Öyle Dertli’de bir melankoli seziliyor ancak biraz daha sert olmalarından ötürü ben bu parçaları orta halliler sınıfına soktum. Fakat şunu söylemeden edemeyeceğim, Öyle Dertli muhteşem bir parça. Benim direkt olarak ilgimi çeken parça bu oldu. Defalarca kez dinledim. Aşırı beğendim. Bence bu albümün en iyi parçası. Eyvallah’tan bahsedecek olursak, zaten yayınlanmıştı aylar önce. Bilmeyeniniz yoktur. Anlam ve önemini bilmeyenleri zaten ıslak odunla dövüyoruz.

Ve en güzel kısma geldik. Safkan rock parçalar: Deli, Yürek, Seviyorsan İnanıyorsan, Köpekler, Saldır. Bu parçaların hepsi çok iyi. Gerçekten çok iyi iş çıkartılmış. Albümün tamamı şunun gibi parçalardan ibaret olsa çok daha başarılı olurdu bence. Saldır, Deli ve Yürek’in introları zaten bas bas bağırıyor “biz rock yapıyoruz” diye. Yürek çok oynak bir parça.  Direkt haydi eller havaya moduna girilebilecek bir introya sahip. Aynı şekilde Deli için de benzer şeyler söyleyebiliriz. Çok gaz bir girişi var. Seviyorsan İnanıyorsan ise girişindeki davul ve arpej ile çok hoş bir tını oluşturulmuş. Saldır’ı ise safkan rock olarak tanımlamak biraz eksik kalacak çünkü bu parça için Rock’n Roll dememiz daha yerinde olur. Gümbür gümbür bir parça. Trafiği ise özellikle çok farklı ve güzel. 

Solo Gitar’ın Şahlandığı Bir Albüm
Evet, tüm albümdeki parçaları tek tek ele almaya çalıştık. Şimdi kişisel performanslara geçelim. Kaan Tangöze her zamanki gibiydi. İlk albümdeki sesini ben daha çok beğeniyordum ama zaman içerisinde grubun misyonu ile alakalı olsa gerek gittikçe toklaşan ve boğuklaşan sesi bu albümde biraz daha bu anlamda ilerlemiş durumda. Bas ve davul olarak çok ekstrem şeyler ile karşılaştığımızı söyleyemem. Özellikle Alen Konakoğlu’nun eksantrik ve aksak davul ritimleri zaten o gittikten sonra çok fazla karşımıza çıkmıyordu Duman sound’unda. Bu durum aynen devam etmiş. Fakat Ari Barokas’ın bu kadar geri planda kalması beni şaşırttı. Ve gelelim Batuhan Mutlugil’e. Bu albüm ile birlikte Batuhan’a bir haller olmuş. Eskiden çok ekstrem sololar gelmiyordu ondan. Bu albümde çok farklı bir kimliğe bürünmüş. Lead gitar gibi gitar çalmış desek yanlış olmaz. Her parçada çok doyurucu sololar var. Her biri Türk rock müzik piyasasında çok özel sololar olabilecek potansiyele sahip bana göre. Albüm vokal açısından çok fazla arabeske yakın işler yaparak bir tarz karmaşasına sebebiyet verse de, solo gitar bunu örtbas etmek için elinden geleni yapmış. Vokal arabesk okuyor, gitar blues solo atıyor. Bilmem anlatabildim mi…

Son Olarak
Sanırım anlatacaklarım bu kadar. Genel anlamda çok başarılı bulduğum bir albüm olmadı. Safkan rock parçalar olarak sınıflandırdığım parçalar çok iyi. Geri kalanları ise bana kalırsa Duman’ın kalitesiyle ve tarzıyla pek örtüşmemiş. Sololar albümün çok dominant bir özelliği olmuş. Çok doyurucu olmuş. Sözler melankolik ve çarpıcı. Daha önce söylediğim gibi, bizim insanımız triplere girmeyi sever, bu yüzden sözler bu amaç uğruna yazılmış gibi. Her neyse. Önümüzdeki dönemde bizleri de sevindirecek albümlere imza atar umarım Duman. Ancak bu albüm pek olmamış.

Türk Gitar Puanı: