Türk Gitar: Öncelikle hoşgeldiniz, sizi röportaj köşemizde ağırlamak büyük bir keyif. Yeni albüm ile ilgili beklentileriniz ve düşünceleriniz neler?
At The Gates: Teşekkürler! Sizinle konuşmak çok güzel bir duygu. Söylemek isterim ki en büyük beklentilerimizi şimdiden karşıladık bile. Yeni bir albüm yazmak bizim için büyük bir onur oldu. Ve tabii ki dinleyicilerimizin de bunu takdir edeceğini umuyoruz.
Türk Gitar: 19 yıl aradan sonra yeni bir albüm piyasaya sürüyorsunuz. 2008’deki yeniden birleşme sonrasında yeni albüm için neden bu kadar uzun süre beklediniz?
At The Gates: Her şey yavaş yavaş oldu. İlk olarak 2008’de bir yeniden birleşme ve yaz ayında elveda turu olarak düşünmüştük. Fakat sonra insanlar sürekli daha fazla konser istedi ve biz de Avustralya ve Güney Amerika gibi yerlerde çalmak zorunda hissettik. Ve böylece devam etmeye karar verdik. Sonra bir gün Anders bize uyandığını ve bir şarkı yazdığını söyledi. Şarkıyı bize sunduğunda hepimiz bunun çok iyi olduğunu fark ettik ve çalışmamayı sürdürmemekte karar kıldık.
Türk Gitar: Yeni albümün ilk single’ı At War With Reality büyük bir beğeni topladı. O parçayla ilgili Türkiye’deki yorumlara baktığım zaman “Slaughter of the Soul” ruhunu koruduğunuzu düşünen yorumlar okuyorum. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
At The Gates: Slaughter Of The Soul’u kaydeden kadronun aynısıyız. Bu bağ yüzünden benzerlikler var ama bana kalırsa çok fazla değişilik de var bu albümde.
Türk Gitar: At War With Reality albümünün oluşma sürecine değinmek istiyorum. Son albümünüz Slaughter of the Soul’dan sonra ortada uzunca bir boşluk vardı ve eminim ki elinizde bireysel olarak birikmiş çok materyal vardı. Bu materyalleri kullanarak yeni parçalar oluşturmak ve yeni albümü şekillendirme süreci nasıl gelişti?
At The Gates: Anders müzikal bir deha. Jonas da çok fazla müzikal fikir getirdi. 19 yıl öncekiyle farkı evinde çok detaylı demolar kaydedebiliyor oluşun. Böylece Anders bize sürekli demolar gönderdi ve hepimiz demoları yorumladık. Ve sonra sürekli yeni versiyonlar kattık şarkıya. Ta ki hepimiz memnun olana dek. Yazdığımız şarkıların hiçbiri 1 yıldan daha eski değil.
Türk Gitar: Slaughter of the Soul’u kaydettiğiniz zaman gençtiniz, şimdi ise olgun birer müzisyensiniz. Bu durum grubun müziğine nasıl yansıdı?
At The Gates: Bunu söylemesi gerçekten zor. Bir şeye uzun bir süre tamamen konsantre olduğun zaman ona olan mesafeni de kaybedersin. Farklı olan bir şey var o da fikir farklılıklarını nasıl çözdüğümüz. Önceden aranjmanlar vb. konularda ufak kavgalar oluyordu. Şimdi bunun üstesinden kolaylıkla gelebiliyoruz. Biz kesinlikle hala müziğe çok değer veriyoruz. Bu da birbirimizi dinledikçe gelişiyor. Bence olgunluk budur.
Türk Gitar: İsveç tabanlı death metal gruplarının son 20 yılda büyük bir çıkış gösterdiğini biliyoruz. Bu çıkış süreci devam ederken, müziğin dışında kalan bir At The Gates görüyoruz. Bu durumun size nasıl bir avantajı (varsa 🙂 ) ya da dezavantajı oldu?
At The Gates: Birazcık düşünüyorum şimdi, ama biz 96 yılında Amerika’da 2 adet büyük tur yapmıştık. Bizi gören bazı Amerikanlar kendi gruplarında bizden etkilenmişe benziyorlar. Bazıları biraz büyüdü ve biz dağıldıktan sonra röportajlarında bizim ismimize de yer verdiler. Daha sonra bir sürü insan bizim müziğimizi dinledi ve bu bizim ismimizi uzun süre canlı tuttu. Bu büyük bir avantaj. Daha sonra hepimiz geçici olarak başka gruplarla meşgul olduk. Aksi bir durumda pasif olmamız büyük bir dezavantaj olurdu.
Türk Gitar: Türkiye 2014 yılın çok önemli festivallere ev sahipliği yaptı. 2015 yılının ilk büyük metal konserini siz vereceksiniz. Bizleri nasıl bir konser bekliyor?
At The Gates: Grup olarak Türkiye’deki hayranlarımızın önündeki ilk şovumuzu dört gözle bekliyoruz. Eski ve yeni şarkılardan oluşan güzel bir setlist sunacağız.
Türk Gitar: Sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkürler. İstanbul’da görüşmek üzere.
At The Gates: Size de zamanınız ve desteğiniz için teşekkürler! İstanbul’da görüşürüz. Sabırsızlanıyoruz!
Çeviri: Oğul Uzun
Sorular: Feyyaz Ustaer – Oğul Uzun