Analiz: Jeff Loomis’in Arch Enemy’ye Katılması

0
269

Futbol ile uzaktan yakından alakası olmayan insanlar muhtemelen meşhur alevli top fotoğrafı ile bize sunulan transfer haberlerine uzak kalıp içlerinde bizdeki heyecanı yaşayamıyorlar. Fakat ‘Beşiktaş Martin Linnes ile anlaştı’ haberinin bir Beşiktaşlı’da yaratacağı hissi geçtiğimiz günlerde Arch Enemy, kadrosuna Jeff Loomis’i katarak metal müzik dinleyicilerine aynen yaşattı. Metal müziğin gelmiş geçmiş en iyi gitaristlerinden birisi olarak kabul ettiğimiz Jeff Loomis’in bu kararı akıllarda soru işaretleri de bıraktı. Şüphesiz en önemli soru Amott dümeni Loomis’e verecek mi? sorusu.

Jeff Loomis’i biraz övmek istiyorum izninizle. Dede Korkut Hikayeleri’ni hepiniz bilirsiniz. Destansı bir anlatım söz konusudur. Olağanüstülükler ile büyük Türk Hakanlarının kahramanlıkları kuşaktan kuşağa aktarılır. İşte size böyle bir hikaye anlatacağım. Bildiğiniz üzere Jeff, Chris Broderick ile Nevermore’da beraber çalmıştı. Benim katiyen inanmadığım bir söylentiye göre Jeff öyle hayvani çalıyordu ki Chris Broderick ‘ben bu  adamın ikinci gitaristi olmam, yetişemiyorum’ diyerek tası tarağı topladı. Evet, belki bu hikaye gerçek değil ancak Dede Korkut Hikayeleri de gerçek değil. Bu hikaye de bize Jeff’in ne kadar büyük ve aşmış bir gitarist olduğunun en güzel örneği olacaktır.

En son 2010 yılında The Obsidian Conpiracy’i yayınlayan Nevermore hatırlayacağınız üzere dağılmıştı ve Jeff çeşitli projelerde yer aldı. Özellikle bu sene çıkan enstrümental proje Conquering Dystopia ile -özür diliyorum kendisinden- hayvanlığına hayvanlık katmış bir vaziyete büründükten sonra bizlere biraz da ‘niçin yazık ettiniz Nevermore’a?’ dedirtti. Çünkü Nevermore çok özel bir oluşumdu. Benzersizdi. Ve Nevermore gibisinin gelmeyeceğine de kesin olarak eminim. Jeff’i ve Nevermore’u övdüğümüze göre Arch Enemy’nin bonservisine 90 milyon avro ödediği flaş transferi Jeff’e. Yazının ilerleyen paragraflarında Jeff’in Arch Enemy’e katkılarından söz edeceğim.

Öncelikle azılı bir Arch Enemy dinleyicisi olmadığımı, bu sebeple grubun müzikal yaklaşımlarına detaylı olarak irdelemeyeceğimi, yanlış bir yaklaşımla dinleyicisine saygısızlık yapmak istemeyeceğimi belirtmek isterim. Belli başlı, klasik denilebilecek şarkılarına hakimim Arch Enemy’nin. Fakat kendi adıma iki senede bir albüm yapmaları beni gruptan biraz itti diyebilirim. (Evet son albümle 3 sene var.)

 Kaptanlık pazubandını Michael Amott’un taşıdığı Arch Enemy’i belki çok dinlemiyor olabilirim ancak sitede diğer yazılarımdan ne kadar sıkı bir Carcass fanı olduğumu okumuşsunuzdur diye ümit ediyorum.Zira Michael Amott da Carcass’ın efsane albümü Heartwork’ün kadrosunda idi. Bu sebeple Arch Enemy’e karşı tuhaf bir sempatim de vardı ve Jeff’in gelmesiyle tam bir supergroup oldular. En azından kendi adıma böyle oldu. Amott liderliği Jeff’e teslim etmeyecektir, sanırım burada hemfikiriz. Fakat yeni bir albüm düşüncesinde Jeff’ten olabildiğinde etkin yararlanacaktır. Zira Jeff’in çalamayacağı bir şey olmadığı için Melodeath’te de bize muazzam eserler çıkarabilir. Ayrıca ‘Amott Jeff’i takip edemez, Jeff’in çaldıklarını katiyen çalamaz, Jeff, Amott’a ayak uyduracak bence’ diyenler de açsınlar Heartwork’ü bir dinlesinler rica ediyorum. (Böyle diyen  varsa tabii)

Grubun geleceğine yönelik bir tahmin yapmak da isterim. Hatırlarsanız Mike Portnoy da kısa bir süre A7X’a katılıp bir sene kadar turladıktan sonra The Winery Dogs projesini başlatmıştı. Ben de Jeff’in sadece tur için gruba katıldığını, ilerleyen zamanlarda Conquering Dystopia ve solo projeleriyle haşır neşir olacağını düşünüyorum. Yani Jeff & Amott ikilisinin çalacağı bir Arch Enemy albümü beklemiyorum. Ama böyle bir albüm olur da çıkarsa olacakları da bir üstteki paragrafta açıkladım.

Yazımı Arch Enemy’nin mükemmel bir hareket yaptığını belirterek, Jeff’li Arch Enemy’e başarılar dileyerek, Nevermore’un bir gün tekrar bir araya gelmesini temenni ederek noktalıyorum.