Temmuz 2014`te ilk organizasyonu yapılan YavuzFest, her yıl daha büyük adımlar atıyor. Tamamen yerli gruplardan/sanatçılardan oluşan festival kadrosu Yavuz Çetin başta olmak üzere kaybettiğimiz müzisyenler için bir araya geliyor. Seyirciler de bu anlamlı organizasyona her zaman tam destek verdi.
Bu yıl YavuzFest`in Parkorman`da yapılması planlanıyordu ancak festivale kısa zaman kala mekan değişikliğine gidildi ve Uniq İstanbul Açıkhava Sahnesi organizasyona ev sahipliği yaptı. 10 Temmuz`da Parkorman`da Rock Off`a katılanlar ve büyük mekanda festival geçirmek isteyenler bu değişikliği hoş karşılamadı. Bununla beraber bilet fiyatlarında da düzenleme yapıldı. 56 liradan satılan biletlere öğrenci seçeneği eklendi. 41 liralık yeni biletler öğrenci kesiminin yüzünü güldürdü.
Festivalden bir önceki gün, katılamayacak olanlar için Facebook`tan canlı yayın yapmayı düşünmüştük. 30 Temmuz sabahı da bu fikrimizi sizle paylaştık. Her gruptan en az bir performans gösterdik. Festivalde olmayanlar bir nebze de olsa o anların tadını almış oldu. Bundan sonra da konserlerden yayın yapmaya devam etmek istiyoruz.
Festival saat 14:00`te Evrencan Gündüz ve Yavuzcan Çetin’in performansıyla başladı. Yakın tarihte kaybettiğimiz üstad Asım Can Gündüz`ü de böylece anmış olduk. İki oğul babalarının anısını yaşatmak için 30 dakika sahnede kaldı. Köle ve Benimle Uçmak İster Misin performansları alkış aldı. Daha sonra YavuzFest`in vazgeçilmez grubu Sahte Rakı geniş kadrosuyla sahnede göründü. Kısıtlı zamanı en etkili şekilde kullanan grup kesinlikle Sahte Rakı`ydı. Kendi EP`lerinden ve Yavuz Çetin parçalarından oluşan bir setlist dinledik. Öğlen sıcağına rağmen tatmin edici bir seyirci vardı. Sahte Rakı`nın hareketli parçalarına ve Yavuz Çetin yorumlarına eşlik edildi. Aralıksız rock and roll dolu zaman geçirdik. “Az çene çok müzik” Sahte Rakı’yı YavuzFest’te özetleyen cümle olur.
Kadronun tartışılan ismi Kıvılcım Ural sahneye çok geç çıktı. Bu nedenle de program sarktı. Çalınan parçalara birkaç kişi eşlik etti, bütünlük yoktu. Kaan Tangöze`nin sevgilisi olduğu için “sevgili kontenjanından kadroya alındı” denildi. Kıvılcım Ural yerine kesinlikle başka biri sahneye çıkartılabilirdi veya diğer grupların süreleri uzatılabilirdi. Kıvılcım Ural rezaletinden sonra Ringo Jets ile vitesi tekrar yükselttik. İlk kez dinlediğim grup festivalin sıkı performanslarından birine imza attı. Sert gitar tonları, yeri göğü inleten davul sesleri Uniq İstanbul`da yankılandı. Seyircilerle iletişim kuran sadece grubun davulcusuydu. Her parça arasında iltifat aldı. Son derece samimi olan diyalogların bitmemesini isterdik ama backstage`de Murat İlkan ve Metin Türkcan bekliyordu.
Akustik projenin mimarları sahneye büyük alkış ve tezahüratlarla geldi. Melisa Uzunarslan ve Alper İlkan da konser için oradaydı. En son Kadıköysahne`de dinlediğim grup Fanus ile açılışı yaptı. Sonsuz, Comfortably Numb, Unforgiven ve Gece Gündüz`ü sırayla dinledik. Unforgiven benim için bir tık daha önde olan performanstı çünkü Murat İlkan`ın yaptığı vurgular James Hetfield ile aynıydı. Melisa Uzunarslan keman bölümüne girdiği zaman seyirciler müthiş gaz verdi. O anlarda Metin Türkcan ile göz göze geliyor ve gülüyordu. Güzel kemanist olmasa bu parçaların akustik versiyonları tatsız olurdu. Gündüz Gece`nin “iki kapılı bir handa” bölümünde Murat İlkan`ın devil horns yapıp serçe ve işaret parmağını ileri geri yaparak iki demeye çalışması eğlenceli anlardan biriydi. Akustik parçalardan sonra Gür Akad fırtına gibi esti. Geçen sene Deep Purple’dan Black Night ile başlamıştı. Bu sene de öyle oldu. Eski kafalı olduğunu söyleyen usta gitarist, sevdiği parçaya hızlı giriş yaptı. “Dünyada güzel bir anı bırakmak sizce de güzel değil mi” diyen gitarist Yavuz Çetin’den Yaşamak İstemem`i sert tonlarda çaldı. Solo kısmı doğaçlama yapıldı ve uzun sürdü. O anlarda Gür Akad sahnenin en önüne kadar gelen ilk isimdi. Muhteşem bir teknikle gitar çalan Akad kendine hayran bıraktı.
Kara Futacı & Kara Orkestra müziğe çeşitlilik katan gruptu. Hareketli parçalarda seyirci reaksiyon veriyordu ama sakin parçalar da çok sakin geçiyordu. Uniq İstanbul`a saykodelik esintiler verdiler. Sonrasın da ise yılların eskitemediği, adeta bir tarih olan Kurtalan Ekspres YavuzFest sahnesine geldi. Ahmet Güvenç`in hem çaldı hem de sunuculuk yaptı. Kurtalan Ekspres`te vokal değişiklikleri çok oluyor. YavuzFest`te Tolga Akyurt vardı. Diğer vokalist ise Özge Güleryüz`dü. Klasik Kurtalan Ekspres konserlerinden birini izledik. Barış Manço, Cem Karaca, Bahadır Akkuzu, Yavuz Çetin ve daha nicesine selam yolladık. Dönence ile başlayan konserin ikincisi parçası Yavuz Çetin`den Yaşamak İstemem`di. Parçayı bu kez Kurtalan Ekspres yorumuyla dinledik. Ahmet Güvenç`in gençlik yıllarında çokça çaldığı Led Zeppelin`e ait olan Immigrant Song da setlist`teydi. Vokali Özge Güleryüz üstlendi. Unutamayacağım performanslardan biriydi ve çok etkiliydi. Islak Islak ve Gülpembe ile Kurtalan Ekspres`e veda ettik.
Günün en merak edilen ismi Özkan Uğur, Yavuz Çetin`den Bilmem Neden İnat Ettim`i seslendirdi. MFÖ`den bir şeyler vardı elbet. Leylayım`ı hep birlikte söyledik. Beklenildiği üzere Özkan Uğur doğaçlama müzik dersi verdi. Takip etmesi çok zor olan sözleri söylemeye çalıştık. Konserin son parçası Olduramadım çalındıktan sonra seyirciler anlaşmış gibi Özkan Uğur`u tekrar sahneye çağırdı. Coşkulu kalabalığın isteğini geri çevirmeyen Özkan Uğur ve ekibi Sude`yle son noktayı koydu. En garip şarkı sözlerini Özkan Uğur`dan dinlediğimizi de söyleyemeden geçmeyeyim. YavuzFest`in özgün gruplarından Büyük Ev Ablukada çok geçmeden sahnede yerini aldı. Akustik çalan grup yine bambaşka bir kafa yaşattı. Bartu Çağlayan`ın ilk söylediği söz “AVM`den ucuz biraları alıp kafayı buldunuz mu, yeahh”ten anlaşılıyordu ki değişik şeyler olacak. Sahnede son derece rahat hareket eden Bartu Çağlayan hayranlarının önüne kadar gelmekten geri durmadı. Dansıyla, müziğiyle adeta sahneye kitledi. Büyük Ev Ablukada`nın parçalarını günlük hayat içerisinde dinleyemiyorum ama konser olunca çok iyi gidiyor. Canlı dinlenmesi gereken grupların başında geliyor.
Festivalden festivale gördüğüm Ogün Sanlısoy YavuzFest`te en güzel ses sistemine sahip olan sanatçıydı. Vokali ve enstrümanları kolaylıkla duyduk, rahatsız edici bir durum yoktu. Çal ile başlayan konserde Pencere, Avunmak Zor ve Saydım`ı dinledik. Hakan Şavklı`nın soloları, Ogün`ün kükreyen sesi, Semih Keçeci`nin headbang`i, Sertan Soğukpınar`ın göğsümüzü yumruklayan davulu harika bir düzen içinde işledi. Sonrasında ise Flört ile renkli dakikalar geçirmek için beklemeye koyulduk. Grubun en sevilen parçalarından Rasta ile enerjik bir giriş yapıldı. Arkasından gelen Lan Oğlum Böyle Olmaz enerjiyi daha üst seviyelere taşıdı. Dün TRT`de İzledim`de kimlerin daha önce Flört konserine gittiği, gitmediği anlaşıldı. Nakarat kısmında seyirciye düşen görev Ozan Kotra tarafından anlatıldı ve devam ettik. Hakan Çağlar`ın sağa sola sallanan saçları bazı anlarda ilgi odağı oluyordu. Onun Adı Hasan klavyeci Ata Akdağ`ın sunumuyla başladı. Son parça için iki seçeneğimiz vardı: Aşk Böyleymiş Meğer veya Yola Devam. Tercih seyirciye bırakıldı. Yola Devam isteyenler çok fazlaydı. Çağatay Kehribar`ın bir başka çaldığı parçayla Flört`ü backstage`e uğurladık.
Solo albümüyle Duman`daki başarısını pekiştiren Kaan Tangöze, Pentagram`ın davulunun önünde akustik konser verdi. Bir daha böyle bir sahne göremeyiz herhalde. Tangöze, Yavuz Çetin`den Ağlamayı Sevmem, kendi albümünden Bekle Dedi, Allı Turnam ve Amerikan Kovboyları`nı çaldı. Performans esnasında gereksiz yere bağırarak eşlik eden bir kız vardı. Bazı zamanlar kızın sesi Kaan Tangöze`den daha fazla çıkıyordu. Çevreden çokça tepki aldı ve bağırmayı kesti sonunda. Duman ve Kaan Tangöze`nin dezavantajı bu model seyirciler. Festivalin final sahnesi Pentagram için hazırlanırken Yavuz Çetin cover`ı Dünya banttan verildi. Bu intro sürprizler arasındaydı. Sand, Disturbing The Peace, Wasteland ve Unspoken sırayla çalındı. Klasik Pentagram konserlerinin son parçası Bir setlist`te yoktu. Unspoken`dan sonra da “Bir, Bir, Bir!” tezahüratı yapan olmadı. Pentagram`da Ogün Sanlısoy`un ses sistemi olsaydı keşke diye içimden geçirdim. Bas çok öndeydi ve Metin Türkcan`ın sololarında kesintiler oldu. Ritim gitarın sesi birden kısılıyordu. Problemlere rağmen Pentagram`ı izlemek, parçalarına eşlik etmek her zaman güzel.
YavuzFest geçen yıllara göre çizgisini bozmadan devam ediyor. Festival, kapasitesi daha büyük bir yerde olsaydı insanlar rahat hareket edebilirdi. Akşam saatlerinde alan epey dolmuştu ve grup değişiminde oturacak yer bulunamıyordu. Bununla birlikte, Fender`in sergi standının önü çok kalabalıktı. Yavuz Çetin`in gitarını yakından görmek isteyenler baya uğraşmak zorundaydı. Sergi yeri girişte olsa veya festival alanında seyircilerden ayırmak için çizgi çekilse düzen sağlanabilirdi. Bunlar önemli detaylar ama çıkan sanatçıları da göz önünde bulundurursak genel olarak gidenlerin memnun kaldığı bir organizasyon oldu.
Kulis görevlilerine, standlarda içecek/yiyecek işleriyle ilgilenenlere, menajerlere, ses düzeniyle uğraşanlara, fotoğrafçılara, kapıda ve sahnede güvenliği sağlayan görevlilere, ışıkçılara, sahne değişimi yapanlara ve katılım sağlayanlara çok teşekkürler. Biri olmazsa diğerleri de olmaz.
Grupların performanslarını kronolojik olarak Facebook sayfamızdan izleyebilirsiniz. Alternatif olarak Youtube’u da kullanabilirsiniz.