Pentagram Garajistanbul Konseri

0
222

Geçen sefer yazdığım ilk konser yazımda 2014 yılının bereketli geçtiğini söylemiştim ve bu durum devam etti. Festivalleri de sayarsak altıncı kez Pentagram konserine gitmiş oldum. Bu konserde de geçen sefer olduğu gibi yaş sınırı yoktu.

Aslında yine en ön sıradan izlemek isterdim ama bu sefer hastalığım nedeniyle kapıda fazla beklememek için açılış saatine dakikalar kala kapıdaydım. O arada Metin Türkcan da yanımızdan geçti hatta. Sırada beklerken Türk Gitar’dan arkadaşım Emre ve onun okul arkadaşı Ata da gelince içerdeki iki arkadaşımla beraber konser kadromuzu tamamlamış olduk.

Bu sırada kapılar açıldı ve içeri girmeye başladık. İçeri girdiğimizde Pentagram’dan önce sahneye Kes adlı grup çıktı. Grup hakkında ne yazık ki konser öncesi hiçbir bilgimiz yoktu. Ama yine de onları es geçemeyiz. Enstürmantal progresif rock tarzına sahip olan grup, davulda Mehmet Demirdelen, bas gitarda Cenk Turanlı ve gitarda Emre Kula’dan oluşan kadrosuyla sahneye çıktı. Yaklaşık 40 dakika civarı performans sergileyen grup, performansıyla Pentagram öncesinde hepimizi konser atmosferine ısındırmış oldu. Ayrıca bas gitarist Cenk Turanlı’yı Malt grubundan da tanıyoruz. Bundan bahsetmişken Malt grubundan Cenk Durmazel’e de tekrardan geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Ayrıca Cenk Turanlı, canayakın tavırlarıyla seyircinin sempatisini de kazandı ve grup, performansının ardından sahneden teşekkür ederek, alkışlarla ayrıldı.

Kısa bir sahne düzenlemesinden sonra sıra Pentagram’a gelmişti. Çok fazla bir değişiklik veya sürpriz olacağını tahmin etmiyordum ama son döneme göre ufak bir değişiklik oldu diyebiliriz. Pentagram, son bir kaç konserdir Time şarkısının fon müziği olduğu kliple giriş yapıyordu fakat bu konserde yine daha öncelerde olduğu gibi Maurice Jarre’nin “The Message Soundtrack” albümünün “Entry to Mecca” adlı parçasını intro olarak kullandılar ve ardından “1000 in the Eastland” ile konsere giriş yaptılar. Şarkıları elimizdeki albümlerden yüzlerce kez dinlemiş olsak da konserde dinlemek çok daha mutlu edici oluyor. Ayrıca garajistanbul için de bir iki şey söyleyeyim. Son üç Pentagram konserinde de mekan çok iyiydi. Hem kapalı alan olması hem de küçük bir yer olması kimine göre dezavantajlı da görünebilir belki ama böyle bir ortamda da konserler daha samimi geçiyor. Sahnedeki sanatçılarla aramızda çok kuvvetli bir iletişim oluyor. Zaten sahnedekilerden biri su içmek isteyince seyirciler de su istiyordu ve üç beş şişe su gönderiliyordu her seferinde sahneden. Neyse konser akışına devam edelim. İkinci parça da “Sand” oldu. Son albümün giriş parçası olan şarkıda iyi bir performans sergilendi fakat şarkının çok güzel 27 saniyelik intro’su da çalınsa daha iyi olabilirdi. Dream TV’nin Ana Sahne programında o intro çalınmıştı ve hoş olmuştu fakat ordan başka bir yerde canlı çalındığını duymadım.

Konserin üçüncü şarkısı “Unspoken” şarkısıydı. Bu şarkı için söylenecek zaten pek fazla bir söz yok benim gözümde en iyi şarkılardan biridir ve performans da harikaydı ayrıca iyice konsere ısınmamızı sağladı. Dördüncü parça “Uzakta” oldu ve geçen konserde olduğu gibi bu konserde de sert ve coşkulu havanın yerine nispeten daha duygusal bir hava geldi yine bu şarkıda. “Beyond Insanity” ile yeniden konser daha coşkulu bir atmosfere büründü. Altıncı sırada en sevdiğim ve eşlik etmekten büyük keyif aldığım “Ölümlü” çalındı. Konser, setlist bakımından geçen konserle aynı şekilde seyrediyordu bir tek intro farklı olmuştu. Konserin ortalarına yaklaşırken bir sürpriz beklentisi içine girdim ama yedinci parça “Disturbing the Peace” oldu ve yanılmış oldum. Bu sefer en önde olmadığım için setlistten kopya çekemiyordum bu yüzden biraz daha sürpriz beklentim vardı hatta sosyal medyada bizzat “Puratu” isteği gönderdim ama sanırım şimdilik çok düşük ihtimalli bir istek umarım ilerleyen zamanlarda böyle sürprizler olur.

Sekizinci şarkıdan önce Gökalp Ergen, hep beraber söylememizi istedi ve “Şeytan Bunun Neresinde” parçasını hep beraber söyledik. Son kısmında seyirciye mikrofon uzatıldığında yine çok güzel bir koro oluşturduk. Seyirci bakımından en iyi performans bence yine bu kısımdı.

Ardından yine yeni albümden bir parça çalındı “Doğmadan Önce” şarkısına yine hece hece “Sus-tu-rul-dun” diyerek eşlik ettik ve iyi bir performans oldu.

Yeni albümün ardından bu sefer de oldukça eskiye gidildi ve “Vita Es Morte” çalındı ve ardından da “Anatolia” çalındıktan sonra Gökalp Ergen sahneden ayrıldı ve “Kam” çalındı. 20 Eylül’e kadar bu şarkıyı canlı dinlemek hep hayalimdi  ve son konserlerde artık sürekli çalınan bir parça haline geldi. Şarkının son kısmına doğru sanırım bir ses problemi yaşandı bir anlık durakladılar ve aynı kısmı tekrar çalarak devam edip şarkıyı bitirdirler. Bundan sonra ara verilmedi ama setliste göre ikinci bölüm başlamıştı. Gökalp Ergen sahneye gelmemişti ve Hakan Utangaç vokaldeydi. “Bu Alemi Gören Sensin” çalındı ve ardından Gökalp Ergen sahneye geri döndü. Grupta herkesin performansı iyiydi ama bu sefer tam karşısında izlediğim için daha mı çok dikkat ettim bilmiyorum ama Gökalp Ergen, seyirciyle iletişim olarak da, performans olarak da çok çok sağlam bir konser yaşattı bizlere. Bu sene daha çok konser verdikleri için grup son albümün ilk zamanlarına göre daha iyi bir hava yakaladı ve daha da iyiye gidiyor gibi görünüyor bence. Zaten önümüzdeki dönemde de aktif olacakları hakkında bilgiler, duyumlar var. Onlar açıklamadan benim burdan birşey söylemem doğru olmaz ama kısacası yeni işlere, projelere hazırlıklı olmak da fayda var. Açıkladıkları konser albümü projesi de yakın zamanda bizlerle olacak sanırım.

Gökalp Ergen geldikten sonra banttan intro girdi ve “Now and Nevermore” çalındı. Gitar solosundan sonraki kısım gerçekten zirve. Son albümün bence en iyi şarkısı ve uzun zaman da dilimden düşmez. Son albümden yine baya bir eskiye geri dönüş yapıldı ve konser “Powerstage” ve “Rotten Dogs” ikilisiyle devam etti. Bu ikisini bir arada belirttim çünkü setlistte de iki şarkıyı tek maddede belirtiyorlar. Eskilere devam ettik ve “Trail Blazer” albümünden “Brain On The Wall” çalındı. Metallica konseri öncesinde dinlediğimizde büyük sürpriz olmuştu ama bu şarkı da son dönemin sık çalınanlarından biri olmaya başladı.

“G.S.T.K.P” şarkısını çalmaya başladıklarında hem şarkı sayısını bildiğimden, hem de tahmini setlist’i bildiğimden konserin sonlarına yaklaştığımız anlaşılmış oldu. Ayrıca son birkaç konserde yapıldığı gibi yine şarkının solodan sonra nakaratının son tekrarındaki saniyelik duraklama atraksiyonu çok hoş olmuş. Böyle ufak sürprizler, şarkılara tat katıyor.

Konser son albümün sağlam şarkılarından “Wasteland” ile devam etti. Bu şarkının ikinci kıtasına giriş kısmındaki atraksiyon çok hoşuma gidiyor. Bunun videosu yok ama merak edenler için bir benzerini Metallica konseri öncesi olan “Pentagram-Wasteland(ITU Stadyumu)” videosundan izleyebilirsiniz. Resmi sayfa YouTube’daki videoların çoğunu kaldırdı diye biliyorum ama başka biri paylaşmıştı en son baktığımda.

Konser yine son albümden “It’s Dawn Again” ile devam etti ve seyirci kapanışta gitar melodisine uzun süre eşlik etti tabii Gökalp Ergen de bize katıldı.

Son albümün ilk klip şarkısı “Geçmişin Yükü” çalındığında hastalıkla karışık yorgunluk da başlamıştı ama konserin tadını çıkarmayı da ihmal etmiyordum. Bir eski bir yeni şeklinde gidip gelen konserde yine önceki albümlerden birine gidildi ve “Lions in a Cage” çalındı. Bu şarkıda da bence herşey güzel ama solodan önceki kısım kesilip öyle çalınıyor. O kısmı da dahil etseler daha hoş olabilirdi. Ayrıca “Unspoken” albümündeki bir şarkıdan bahsetmişken şunu da belirteyim. Belki çok istekte bulundum ama “This Too Will Pass” ve “For The One Unchanging” gibi efsane şarkılar da arada sırada setliste dahil edilirse bir çok hayranının isteğini gerçekleştirmiş olurlar. Bildiğim kadarıyla baya oldu bunlar çalınalı ve o dönemde ne yazık ki biz konserlere gidemiyorduk. Bunun ardından konser yine son albümün kapanış parçası ve ikinci klip şarkısı olan “Apokalips” ile devam etti. Şarkı çok kaliteli ama ayrıca belirteyim şarkının son kısmı hatta outro denilebilecek kısmı da çok hoş. Ve son parçaya gelindiğinde herkesin tahmin ettiği gibi “Bir” çalındı. İntro olarak “Tigris” yine çalındı tabii her zamanki gibi. İnsanların “Bir” sevgisini anlıyorum ve buna saygı duyuyorum ama “Bir” kapanış parçasıdır o yüzden hiçbir zaman konser ortasında “Bir” diye tezahürat yapmayı tercih etmiyorum. Konser bittikten sonra banttan çalınan “Sonsuz” parçası ile grup sahneden bizi selamlayıp ayrıldı. O arada ben de hatıra amaçlı setlist istedim ve Ozan Tügen kırmadı sağolsun. Belli bir süre sonra alana geldiler ve sohbet ettik. Didem Doran (Pentagram’ın menajeri) ile de tanışma fırsatı buldum. Grubu okuduğum şehir olan İzmir’e bir kez daha davet ettim. Ayrıca Metin Türkcan, benim arkadaşlarımla beraber fotoğrafımı çekti ve yine kendilerine teşekkür edip alandan keyifli bir biçimde ayrıldık.

Konserin güzel tarafı, müzikten fazlasının da olduğu gerçeğiydi. Konserler sayesinde edinmiş olduğum arkadaşlarımla buluşmuş oldum ve yeni bir arkadaş daha edindim. Ayrıca konserden sonra hatıra olsun diye de Galatasaray Lisesi duvarlarındaki posterli afişleri söküp eve götürmemiz de güzel bir anı oldu. Önümüzdeki konserlerin de en az  bu kadar güzel geçmesi dileğiyle. Teşekkürler Pentagram!

m/