Uzun zamandır incelemeyi planladığım fakat bir türlü sitedeki diğer alanlara verdiğim yoğunluktan ötürü fırsat bulamadığım bir gitar ile karşınızdayım. Squier Standard Telecaster. Bildiğiniz üzere Fender firmasının alt kuruluşu olarak piyasada yerini almış olan Squier firması, üretimini Uzak Doğu’da yaparak iş gücü ve sermayeden kısıp biraz daha az kaliteli gitarlar üreterek, Fender’e gücü yetmeyenler için ucuz yollu gitarlar piyasaya sürüyor. Bu bağlamda bir çok yeni başlayan ve orta seviye gitaristin tercih edebileceği gitarlar üretiyorlar.
Gitarımızın ilk olarak teknik özelliklerinden bahsedelim. Klasik olarak Telecaster modeli olduğu için gitarımızda 2 adet Alnico Magnet single coil manyetikler bulunuyor. Squier Standard Telecaster’ın bir alt modeli olan Affinity Telecaster’da bu manyetikler kullanılmıyor. Ayrıca Stardard modelin gövdesi Agathis, sapı Akçaağaç ve klavyesi Gül ağacından üretilmiş. Affinity modelinde ise gövde Kızılağaç, sap ve klavye ise Akçaağaç kullanılarak üretilmiş. Bunları özellikle vermemin sebebi bu iki modelin arasındaki farkın merak ediliyor olması. Arada 200 liralık bir fark var ve bu farkın sebebi de bunlar. Tüm bunlara ek olarak gitarımızda 22 perde bulunuyor ve dışına polyüretan cila yapılmış. Gitarın kontrol mekanızmasına değinecek olursak, bir adet ton ve bir adet volume potansı yer alıyor. Buna ek olarak 3 yollu switch bulunuyor.
Tonal olarak gitarı değerlendirecek olursak, çok net olarak söylemem gereken bir şey var. Kesinlikle klasikleşmiş karakteristik Telecaster tonunu alıyorsunuz. Kasa tipi olsun, manyetikler olsun zaten o karakteristik tonun mimarı olduğu için ve bu gitarda da bunlardan ödün verilmediği için bir sıkıntı yaşamıyorsunuz. Özellikle sap manyetiğiyle çok güzel blues tonları yakalıyorsunuz. Ton potansı tamamen açıkken yakalayacağınız, treble’ı yüksek bir solo tonu size keyifli anlar yaşatabilir. Bunun dışında biraz overdrive’lı tonlar için köprü manyetiği biraz daha uygun. Klasik bir single coil kullanıldığı için olsa gerek ben overdrive’lı tonlarda daha çok keyif aldım. Clean tonlarını kullanırken özellikle ritim gitar çalıyorsanız, birazcık chorus veya reverb ile tonunuzu bir kaç kademe daha güzelleştirebilirsiniz. Clean tonu herhangi ekstra bir pedal bağlamadığınızda zaten gayet tatmin edici ancak yan süslemelerle de hoş olmuyor değil.
Şimdi muhtemelen düşünüyorsunuzdur, peki neden bu gitar o kadar kaliteliyse bu kadar ucuz diye. Aslına bakarsanız çok da ucuz sayılmaz. İşçilik ve kullanılan malzemeleri düşündüğümüzde gitarın 900 liralık fiyatı gayet normal bana göre. Zaten Uzak Doğu’da üretilen gitarların fark yaratmasını sağlayan şeyler elektronik aksam ve kullanılan diğer malzemelerin kalitesi. Bu gitarda da çoğu şeyin ucuzuna kaçılmış. Tabii üst modellerde bu durum böyle değil. Custom humbucker’lar, vintage manyetikler ve jazzmaster’lar kullanılan modeller de var. Fakat dediğimiz gibi ucuz yollu tercihler sebebiyle bu gitar bu fiyata satılıyor. Fiyatına göre kalitesi elbette tatmin edici. Biz de zaten gitarı, bu durumu göz önünde bulundurarak yorumluyoruz.
Kullanım açısından değerlendirmek gerekirse rahat bir gitar diyebilirim. Klavyesi çok hoşuma gitti özellikle. Ben sürekli Les Paul kullandığım için olsa gerek ince yapılı klavyeler elime gelince hep bu duyguyu yaşıyorum zaten. Fakat kasası biraz ağır geldi bana. Kalın bir kasası var kesinlikle. Bu açıdan biraz sıkıntılı olabilir. Akort kaçırma problemi çok fazla yapmıyor. Zaten köprüsü sabit olduğu için bu tarz sıkıntıların pek fazla yaşanması olağan bir durum olmazdı. Ayrıca gitarın 4 farklı renk seçeneği bulunuyor. Bunlar Candy Apple Red, Vintage Blonde, Black Metallic, Antique Burst. Benim favorim hiç kuşkusuz Antique Burst. İncelemenin kapak resminde gördüğünüz model. Diğer modeller biraz baştan savma ve basit geliyor nedense. Antique Burst’ü özel kılan pickguard‘ındaki desen olsa gerek.
Gitar genel olarak başarılı bir gitar. Her ne kadar Ultimate-Guitar’daki kullanıcı yorumlarında çok fazla yakınan olsa da ben kısa süreli kullanımda herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmadım. Ancak bir arkadaşım bu gitarı aldıktan 4-5 ay kadar sonra sapı attı. Kullanım ile alakalı bir sıkıntı elbette vardır ama o kadar kısa bir sürede bu kadar büyük tahribat alabilmesi düşündürücü. Onun dışında yine bir başka arkadaşımda bir süre kullandıktan sonra ses gelmeme sıkıntısı olmuş. Onu da bir elektrikçiye götürüp, lehimlerini yenileterek düzelttiğini söylemişti. İşte söylediğim gibi, işçilik ile alakalı sıkıntılar hep bunlar. Aynı şeyler emin olun üst seviye gitarlarda da yaşanabiliyor. Direkt olarak kendim yaşadığım için söyleyeceğim, Epiphone Les Paul Plain Top’ın 1 ay kullandıktan sonra askılığı kopmuştu. Olağan şeyler olarak bakmak lazım. Ucuz etin yahnisi derlerya, Uzak Doğu’nun yahnisi bu da… Her neyse. Bana kalırsa Telecaster keyfini ucuz yollu olarak yaşamak isteyenlerin tercih edebileceği bir gitar. Orta seviyenin başlangıcı için uygun bir gitar.