2008 yılında çıkan Black Ice albümünde sonra yeni bir stüdyo albümü yayınlamayıp Live at River Plate isimli DVD’si ile aklımızı alan AC/DC, tam 6 sene sonra yeni albümü Rock or Bust‘ı yayınladı. Fakat grup bu albümü çıkartmadan önce sancılı bir süreç yaşadı. Öncelikle grubun beyni Malcolm Young bir çeşit bunama hastalığına yakalandı. Kulislerde konuşulan Angus Young sahnede, Malcolm Young sahne arkasında etkin sözleri de düşünüldüğünde AC/DC’nin ne yapacağı gerçekten merak konusu idi. Tek sorun bu da değildi. Grubun davulcusu Phil Rudd da kiralık katil tutma suçundan dolayı mahkemeye çıktı ve akabinde delil yetersizliğinde salıverildi. Kısacası sarsıntılı bir dönem sonucu profesyonelce bir albüm kaydedildi.
Rock N’ Roll klasiklerinin en güzel örneklerini veren grup, 1990 yılındaki The Razor’s Edge albümüyle beraber uzun aralarla albümler çıkarmaya başlamıştı. Bu olayın bizi sevindirebilecek tek yanı çıkan bütün albümler bir AC/DC albümüydü. Herhangi bir şarkıdan bir riff duyduğumuzda ‘işte AC/DC’ diyebiliyorduk. Rock or Bust da AC/DC formülleriyle icra edilmiş, Malcolm Young’ın yokluğunu aratmamış, Malcolm Young olsa çok daha iyi bir albüm olurdu dedirtmeyen bir albüm. Tabii bu sözlerim müzikal anlamda. Keşke Malcolm da sağlıklı sıhhatli olarak bu albümde yer alsaydı, hatta planlanan dünya turnesine grupla birlikte çıkabilseydi, bir de Türkiye’ye uğrasaydı. Fakat bunlar hayalde kaldı maalesef.
Grubun benzer formüllerde şarkı yazdığından söz etmiştim biraz önce. AC/DC büyüsü olarak mı adlandıracağız bunu ben de bilmiyorum fakat bu kadar çok albüm ve şarkı icra etmiş bir grup belli birkaç formüle bağlı kalarak birbirinden eşsiz, birbirinden güzel şarkılar yapabilmeyi nasıl başarmış, insan gerçekten hayret ediyor. Rock or Bust isimli albümlerinde de kötü bir şarkının bulunmamasını, bunun tecrübeyle mi yoksa müzik aşkıyla mı ya da her ikisiyle mi açıklarız gerçekten ben de kestiremiyorum. Söyleyebileceğim tek şey; bu albümün harika olduğu.
Malcolm Young’ın sağlık problemi birçok fanı endişelendirmiş olsa da grup ilk single’ı Play Ball‘u yayınladıktan sonra derin bir oh çekmiştik. Malcolm Young’ın yerine gruba dahil olan Stevie Young da grup ile vakti zamanında birkaç konserde de sahne almıştı. Bu arada ek bilgi olsun diye söylemekte fayda var, Stevie Young, Angus ve Malcolm kardeşlerin yeğeni olmakta.
Albümü inanılmaz övdük yukarıda ve de 5/5’lik bir albüm izlenimi yarattık. Albüm aslında 5/5’lik değil. Puanımı yazının sonunda zaten göreceksiniz fakat puanı görünce ‘yukarıda Allah yaptın, bu puan ne şimdi’ dememeniz için bu açıklamayı da yapmak gerek. Back in Black 5/5’lik bir albümdür. Let There Be Rock 5/5’lik bir albümdür. Ballbreaker 4/5’lük bir albümdür mesela. Rock or Bust da bu albümler kadar iyi değil bana göre fakat kötü bir albüm hiç değil. Puanlamayı AC/DC diskografisi üzerinden, yorumlarımı da duyduklarıma göre yapıyorum. Bu sebeple albümün hakkı da aşağıdadır (bence)
Yazıyı sonlandırmam gerekmekte. Zira albümü anlattığıma inanıyorum. Yazımı bitirirken AC/DC’ye Rock or Bust gibi bir albüm sundukları için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Kendilerini ülkemizde görmeyi temenni ediyorum. We Salute You AC/DC.
Türk Gitar Puanı: 
