Flört – Kadıköy Sahne

0
123

Tekrardan merhabalar! 2014 benim için konser yılı olmaya devam ediyor. Rock ve metal müziğin birçok farklı tarzdaki sanatçısını ve grubunu dinleme fırsatı buldum bu sene. Ama bu yazıda ciddi anlamda en güzel konserlerden birinden bahsedeceğim.

Gittiğimiz konser, Kadıköy Sahne’deki Flört konseriydi. Türk Gitar’dan Mehmet Emre Gökgöz ile beraber izledik. Flört’ü bilenler, daha önce konserine gidenler vardır. Açıkçası ben ilk defa konserlerine gittim ve gerçekten çok eğlendim. Dokuz Eylül Üniversitesi’ne söyleşi için geldikleri zaman, konserlerinde çok farklı bir ortam, çok farklı bir kafa olduğunu söylemişlerdi. Gerçekten dedikleri kadar varmış ki bu özgün ortamı daha Flört sahneye çıkmadan görmüş olduk. Mekanda çalınan müziklerde bile enerjik bir seyirci vardı. Özellikle orta kısımdaki seyirciler bütün çalınan şarkılara coşkuyla eşlik edip dans ediyordu. Ben ise daha çok Flört’ü bekliyordum. Yaklaşık saat 23:00 sularında da Flört sahneye büyük bir coşku ile çıktı ve “Hücüm Kayıtlar” albümünden “Cemiyette Pişiyoruz” adlı bir şarkıyla giriş yaptılar. Seyircinin coşkusu bu sırada kat kat arttı tabii. Flört, seyirciyle iletişim olarak mükemmel bir grup olduğunu zaten ilk dakikalarda gösterdi. İkinci parça olarak “Dün TRT’de İzledim” çalındı. Bu şarkının ortasında durup seyirciyle konuşan grup üyeleri, “Para bölündüğü için gruba bir dördüncü üye almaya tahammülümüz yok. Bu yüzden piyano melodisine güçlü bir şekilde eşlik ederseniz seviniriz.” dediler. Bu şekilde de esprili bir dille şarkının piyano melodisini bize devretmiş oldular. Flört, benim çok ilgimi çekti çünkü sıradan bir grup değildi. Hem müzik, hem sahne duruşu olarak özgün bir grup. Ayrıca yaptıkları bazı politik esprilerle de klişe bir deyim olsa da bizleri hem güldürüp, hem düşündürdüler. Bu da güzel, farklı bir özelliğiydi Flört’ün.

Konser Çağatay Kehribar’ın vokali ile “Biz” parçası ile devam etti. Grupta ağırlıklı olarak Çağatay Kehribar ve Ozan Kotra vokal yapsa da davulcu Hakan “Timsah” Çağlar da bazı şarkıların bazı kısımlarında vokal yaptı. Bu yüzden grupta ana vokalist olarak tanımlama yapamadık.  “Biz” parçası bitince, Çağatay Kehribar, gitarla ilgili bir ses probleminden bahsetti. Ufak problem kısa sürede çözüldü ve grup yine esprili bir dille ses ekibine ithafen “Lan Oğlum Böyle Olmaz” adlı parçayı çaldılar. Şarkılar genel olarak pozitif sözlere ve müziklere sahip, bu nedenle de seyirci oldukça coşkulu ve enerjikti. Konser, en sevilen şarkılarından “Rasta Baba” ile devam etti. Bu şarkının hikayesini Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki söyleşide anlatmışlardı. Hatırladığım kadarıyla yazdıkları insanın önce öldüğünü sanıp, şarkıyı yapıyorlar. Sonra kendi video klipleri için çekilen bir video kaydında adamı bulup adamın yaşadığını öğreniyorlardı. Konser “Yüzüm Gözüm Şiş” ile devam etti. Flört’ün her şarkısının bir hikayesi ve esprisi var. Bu da konsere bir eğlence katıyor. Ayrıca grubun son albümünün satış rakamları ve konserdeki yeni seyirci sayısı, gruba olan ilginin iyi olduğunu gösteriyor. Flört ve benzeri grupların adını TV’de duymuyoruz bu yüzden Türkiye’de iyi rock müzik gruplarının olmadığını iddia edenleri görüyoruz. Herşeyi TV’den öğrenen insanlar, TV’deki bazı önemli(!) müzik kanallarının rock diye tanıttığı grupları da rock sanatçısı zannediyor. Tek tek grup ismi vermeye gerek yok ama TV’de birkaç kaliteli rock müzik grubu dışında, rock diye tanıtılanların çoğu rock grubu değil benim görüşüme göre. Dolayısıyla Türkiye’de rock müzik anlayışı farklı ona da söyleyecek lafımız yok. Ayrıca insanların, müzik zevkinin olmadığı, pop kanallarında hangi klip yayınlanıyorsa o dönem onu dinleyip iki ay sonra unuttuğu gerçeği var. Böyle bir müzik anlayışı algısı var.  Bu çok sıkıntılı bir durum ama neyse ki gerçek güzellikleri bulup fark eden insanlar da oluyor. Zaten Ozan Kotra da konserin daha sonraki bir kısmında bu konuda konuştu. 70’ler de Anadolu Pop olarak lanse edilen kaliteli bir dönem varken, darbe dönemlerinden sonra ülkedeki müzik anlayışının değişip kötü noktalara gittiğinden bahsetti.

“Yüzüm Gözüm Şiş”den sonra herkesin mutlaka bir kere duymuş olduğunu tahmin ettiğim bir şarkı çaldılar. Özdemir Erdoğan’ın “Gurbet” parçasını çalan grup, şarkı hakkında bilgi verirken. Ozan Kotra, eskiden şarkıyı Sezen Aksu söylediği için biraz rahatsız olduğunu söyledi. Ama sonradan Sezen Aksu’nun şarkıyı yapma sebebinin ticari kaygılar olabileceğini düşünüp anlayış gösterdiğini belirtti. Ayrıca “Duman grubu da bu şarkıyı söyledi, iyi ki söyledi.” dediğinde tahmin etmiştim zaten bu şarkının çalınacağını. Güzel bir performans oldu. Ayrıca gitar öğrenen biri olarak, Çağatay Kehribar’ı örnek aldığım gitaristler arasında gördüğümü söylemeliyim. Gitar tonları gerçekten çok hoşuma gidiyor. Grup, eskilere devam etti. Kazım Koyuncu’yu üzülerek değil, pozitif bir şekilde gururla andık ve hep bir ağızdan “Gelevera Deresi” söyledik. Kazım Koyuncu’yu bir kez de buradan saygıyla anıyoruz.

Konser, Yaşar Kurt’tan “Mamu” ile devam etti ama şarkı öncesinde Ozan Kotra, Serdar Ortaç’ın “Another Brick In The Wall” cover’ını andıran göndermeli bir giriş yaptı. Bu da eğlenceli bir atraksiyondu. Konser yine bir geçmişe selam ile devam etti. Erkin Koray’dan “Şöyle Böyle” çalan grup, 10 dakikalık mola için sahneden ayrıldı.

Kendi şarkılarıyla devam eden grup, ikinci kısımda daha duygusal şarkılara yer verdi. Konserin ikinci kısmı “Aşka Dair” şarkısı ile başladı. Ardından “Özledim” adlı parçayı çaldılar. Bu şarkıda da elektro gitarın tonları çok çok hoşuma gidiyor. Ayrıca şarkının Akustikhane Programı’ndaki performansı da çok iyidir, tavsiye ederim. Konser, son albümden “Bu Havalarda Dönme Bana” ile devam etti. Bu şarkı da güzeldir ve tarz olarak M.F.Ö. şarkılarını da andırıyor gibiydi bence. O yüzden ayrıca hoşuma gitti. Bundan sonra konser, “Mutluyuz” ile devam etti. Bu şarkı Flört’ün canlı dinlediğim ilk şarkısıydı sanırım. Geçen ay Dokuz Eylül Üniversitesi’nde de çalmışlardı çünkü. Ardından konser, “Sevmez Olaydım” ile devam etti. Ardından Ozan Kotra, babaannesinin sevdiği bir şarkıyla rahmetli babaannesini de anmış ve selam göndermiş oldu fakat şarkı yabancı bir şarkıydı ve adını bilmediğim için onu burada belirtemiyorum.

Ardından geçmişe selam çakmaya devam ettik ve Cem Karaca’dan “Resimdeki Gözyaşları” çalındı ve birkaç parça önce MFÖ’yü bana andıran grup bu sefer bir MFÖ parçası olan “Ele Güne Karşı” şarkısını çaldı. Efsane şarkıya bütün seyirci büyük bir coşkuyla eşlik etti. Flört’ün seyircisi gruba gerçekten bağlı bir seyirci. Özellikle orta kısımdaki seyirciler gerçekten çok coşkuluydu. Öyle bir eğlence tarzı vardı ki şarkılarda kafa sallayanı da, alkışla tempo tutanı da, göbek atanı da, halay çekeni de vardı. Böyle bir konseri ilk defa gördüm gerçekten ilginç ve güzeldi. Bu şarkıdan sonra eskilerden herkesten çaldıklarını bir tek Barış Manço çalmadıklarını söylediler ve ilk başlarda bahsettiğim malum konuşmayı yaptı Ozan Kotra. Anadolu Pop’un 70’lerdeki halini Halil İbrahim Sofrası’na benzeten Ozan Kotra, pop müziğin son 20 yıldaki geçirdiği evrimi domates, biber, patlıcan olarak nitelendirdi ve son dönemdeki müzikal yozlaşmaya eleştiride bulundu. Ardından Barış Manço’nun “Hal Hal” parçası çalındı. Ardından grup, kendi şarkılarına devam etti ve “Hala Çok Güzelsin” seslendirildi. Bu arada grup üyeleri dışında bazı şarkılarda Ozan Kotra akustik gitara geçiyordu, bas gitara grubun ekibinden Erkan Adlin geçiyordu. Onu da es geçmemek lazım. Konser “Bir Tek Sen Gelmedin”, “Şakalar” ve “Boşver Aldırma” ile devam etti. Konserin sonlarına doğru grup yine bir cover yaptı ve Erkin Koray’dan “Sandalcı” çalındı. Sonra Ozan Kotra, çok değerli birinin isteği üzerine “Rasta Baba” adlı pisliği tekrardan çalıyoruz dedi ve sevilen şarkı tekrar çalındı. Son olarak harika bir gitar solosu barındıran parça “Yola Devam” ile konserin kapanışı yapıldı. Ayrıca Flört, şu sıralar absürt komedi türünde bir sinema filmi çekiyor. Onu da merakla bekliyor, başarılar diliyoruz.

Flört, kaliteli bir gruptur fakat medyada pek göremiyoruz. Zaten son zamanlarda ismi lazım değil bir TV programında kendilerine yapılan saygısızlıktan sonra pek görmeye de gerek duymuyoruz. Kıymetini bilmiyorlar çünkü bu değerlerin. Şahsen severek dinlediğim hiçbir müzik grubunu TV’den keşfetmedim. Ama internette güzel şeyler bulunabilir grup hakkında.

Konser günü Kadıköy Sahne’nin tanıtım medya işlerini üstlenen Berkay Öktem ve ekibi bizimle yakından ilgilendi. Öktem ve ekibine teşekkür ediyoruz. Kadıköy Sahne’nin programlarını yakından takip edeceğiz.