Furtherial Röportajı

0
337

Türk Gitar: Merhaba, röportaj için vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler. Şu soruyla başlamak istiyorum: Furtherial’ın Türkiye’deki metal müzikteki konumu sizce nasıl?

Bora İnce: Furtherial şu an bilenin bildiği bir grup, daha yolun başında. Bizim çalışkanlığımızın ölçüsünde büyüyecek.

Başer Çelebi: Bireysel olarak aslında üretken insanlar olmamıza rağmen henüz elimizdekileri insanlara sunabilmiş olmadığımızdan dolayı daha katedecek çok yolumuz var. Zamanla her şeyin rayına oturacağını umuyoruz.

Berkay Yıldırım: Bunun cevabını iki kategoride ayrı olarak vermek gerekir sanırım. Müzikal olarak çok üstlerdeyiz. Bundan fazlasıyla eminim. Sound olarak bizim albüme benzer kalitede iş bulmak çok zor ülkede. Ama bunun yanında da, Tevfik Fikret Lisesi Müzik Kulübü seviyesinde PR yapıyoruz (öyle bir lise var mı bilmiyorum). Hal böyle olunca da, iş ne kadar kaliteli olursa olsun, “Furtherial kimdi yaa.. Haa Razor’un vokaliyle davulcusunun olduğu grup…” oluyor.

Türk Gitar: 2013’te ilk albümünüz ‘Destroying Atropolis’ piyasaya çıktı. Albüm thrash metalin duygularını/soundunu dinleyiciye yansıtsa da zannediyorum albüm pek ses getirmedi. Bunun nedenlerini paylaşır mısınız?

Bora İnce: Albümü 2013 Aralık’ta Spotify, Itunes vs. üzerinden yayınlamıştık. Bunun üzerine de 100 adet kendi imkanlarımızla CD bastırdık, Hi-Voltage’da satılanlar da sonuncularıydı. Sonrasında Seal Of Solomon’daki arkadaşlarımız dijital dağıtım için İtalyan WormholeDeath Records’u tavsiye ettiler. Anlaşma şartları uygun olunca albüm 2014 Mayıs’ta onlar üzerinden tekrar dijital olarak yayınlandı. Albümün fazla ses getirmemesinin sebebi bana kalırsa henüz fazla insana dinletme şansı bulamamış olmamız. Dinleyenlerden şu ana kadar kötü bir tepki almadık neyse ki. Her şeyde olduğu gibi müzikte de işin önemli kısmı maddi imkanlara dayanıyor. Ne kadar kaynak yatırabilirseniz o kadar insana ulaşabiliyorsunuz. Bizim kendi kendimize Facebook vs. üzerinden reklam yapmaya çalışmamız da bir yere kadar işe yarıyor. Şirketle anlaşmamız da bu amaçla oldu zaten, yurt dışında bizim normalde ulaşamayacağımız yerlere ulaşıyorlar. İyi kötü, yabancı web sitelerde albümün incelemesi yayınlanıyor. Az buçuk reklam oluyor.  Türkiye’de henüz bir anlaşmamız yok. Ülke içinde tek reklamımız verdiğimiz konserler ve bizi destekleyen dostlarımız. Konserler de çok sık olamıyor ülkede, metal çalınabilecek yerlerin azlığından dolayı. Bu gibi sebepler yüzünden yeterince insana ulaşamadığımızı düşünüyorum. Ancak biz işin peşini bırakmadığımız sürece elbet müziğimiz ulaşması gereken yere ulaşacaktır.

Ozan Murat Özfen: Bu konuda küçük bir detay eklemek istiyorum. WormholeDeath Record’s ile anlaşmamızın ardından, zaten piyasada olan albümümüzü, plak şirketinin belirlediği tarihte tekrar yayınlamak üzere piyasadan geri çekmek zorunda kaldık. Bu durum, bilinirlilik açısında yavaş da olsa yükselmekte olan grafiğimizi bir süreliğine tersine çevirdi.

Türk Gitar: Albümde dikkatimi çeken bir nokta oldu. Her parçanın son kısımlarına yaklaşırken headbang yapmak için uygun ve keyif verici bir kısım var. Bu kısımlar nasıl ortaya çıktı ve sonraki albümlerde de aynı uygulama devam edecek mi?

Başer Çelebi: Şahsım adına konuşmam gerekirse, albümdeki şarkıları yazarken bir konsept dahilinde yazdığım için biraz da kompozisyon mantığıyla hareket ettim. Müziğin de ayrıca bir hikaye anlatmasını hedefledim. Müzikal anlamda her birimiz tek düzeliğe karşıyız ve sevdiğimiz her şeyi çorba olmayacak şekilde müziğimize katmayı seviyoruz. Dolayısıyla ilk albümün tarzı nedir diye sorulduğu zaman çok net cevaplar veremiyoruz. İkinci albüm için de tüm şarkılar yazıldı ve oradaki tarzımız çok daha çeşitli ve değişken. Çalışmalarımız devam ediyor ve ortaya çok tatmin edici bir şeyler çıkacağından son derece ümitliyiz.

Türk Gitar: Furtherial’i ilk kez Hi-Voltage’ta canlı dinleme fırsatım oldu. Daha önce Furtherial’in ne ismini ne de şarkısını duymuştum. Eminim benim gibi yüzlerce kişi vardır. Hi-Voltage’ın Furtherial’ın kariyerinde sıçrayış yapmasına vesile oldu diyebilirim. Siz neler düşünüyorsunuz?

Bora İnce: Henüz ‘sıçrayış’ denebilecek bir sonuç görmesek de, sizde olduğu gibi daha önce bizden haberdar olmayan insanlara ulaşmamıza vesile oldu elbette. Hi-Voltage ayrıca bizim üniversite festivalleri haricinde ilk büyük festival deneyimimiz idi, o açıdan hepimizin hayatında çok önemli bir andı kesinlikle. Sonuçta er meydanı sahne, orada kendimizi kanıtlayabilmiş isek ne mutlu bize.

Başer Çelebi: Ülkemizde çok fazla festival olamıyor maalesef, sahne alınabilecek yerler de sınırlı sayıda malum… O yüzden Hi-Voltage bizim için çok güzel bir fırsat ve çok iyi bir başlangıç oldu. Önümüzdeki Rock Off Festivali’nde ve Dorock sahnesinde yer alacağız. Festivallerdeki gruplarla aynı sahneyi paylaşmak ve paylaşacak olmak gerçekten de çok heyecan verici.

Berkay Yıldırım: Bu tarz festivallerde çalmak önemli. Sahne motivasyonunu sürekli sıcak tutmak ve seyircinin belleğindeki yerinizi güncellemek çok hayati bir konu. Özellikle Türkiye gibi bir ülkede müzik yapmaya çalışıyorsanız…

Türk Gitar: Her festival sonrası, sahne alan gruplar kendilerini izleyenlerden olumlu veya olumsuz tepkiler bekler. Hi-Voltage’tan sonra metal dinleyen kitle ile etkileşiminizde değişiklik oldu mu?

Bora İnce: Daha önce bahsettiğimiz gibi, henüz çok geniş bir kitleye ulaşmış bir grup değiliz, Hi-Voltage’dan sonra yeni insanlar bizi tanıdı, onlardan aldığımız tepkiler de gayet olumluydu. Albüm çıkardıkça, güzel konserler verdikçe, kaliteli organizasyonlarda yer aldıkça insanlar sanırım sizi daha ciddiye almaya başlıyor, sanırım aldığımız tepkilerde biraz değişen bu oldu.

Başer Çelebi: Grup olarak böyle bir sahnede yer almış olmamızın bizi de son derece motive ettiğini söyleyebiliriz. Daha önce  daha fazla insana ulaşmak adına uygulamaya koyamadığımız yeni ve güzel fikirlerin de hayata geçirilmesi adına güzel kararlar almamıza vesile oldu. Bizi izleyen insanların tepkileri  de bize epey umut verdi.

Türk Gitar: Albüm ve konserden konuştuk. Şimdi biraz diğer gruplarla olan ilişkinizden bahsetmek istiyorum. Yakın olduğunuz, birlikte konser vermeyi planladığınız veya kollektif bir albüm yapmak istediğiniz gruplar var mı?

Bora İnce:  Bizim nesil baya yakın birbirine, zaten çoğumuz Dorock’ta , eski Rock’n Rolla’da, K6’da, okul festivallerinde aynı sahneyi paylaştık, aynı stüdyolarda prova yaptık. Sabhankra, Vortex of Clutter, Earthaunter, Mekanik, Warring, Baht… Geçenlerde Dorock’ta Vortex of Clutter ve Thrown to the Sun ile bir Ghost gecesi düzenledik, 20 Temmuz’da ise Earthaunter ile yine Dorock’ta Gojira gecesinde çalacağız. Birlikte konser planları her zaman var ama planı hayata geçirmesi sıkıntı.

Berkay Yıldırım: Gojira ile çok yakınız ve kolektif albüm yapmak istiyoruz. Ama onlar bizimle yakın mı, bir fikrim yok. 🙂

Türk Gitar: Peki, Furtherial uzun soluklu bir grup olma yolunda ilerliyor mu? Türkiye’de heavy ve thrash yapan gruplar bir zaman sonra ya unutuluyor ya da piyasadan çekiliyor. Şahsi düşüncem, Furtherial gelecek vaat eden thrash gruplarımız arasında yer alıyor.

Bora İnce: Kesinlikle amacımız kalıcı ve üretken olmak. Müzikte kariyer yapma işi öyle bir iki senede olacak bir iş değil zaten. Furtherial her ne kadar aslında eski bir grup olsa da, asıl kariyerine geçen sene ilk albümümüzün yayınlanmasıyla başladı. Bundan sonra yapılacak şey her albümde daha iyisini yapmaya uğraşmak. Biz gerekli emeği verirsek dinleyicilerden karşılığını alacağımızı düşünüyorum. Ha karşılık alamasak da yine yaparız, seviyoruz bu işi, kimse dinlemese de biz kendimiz dinleriz 😀 İkinci albüm şarkılarının demoları aşağı yukarı bitti, üçüncüye riff yazmaya bile başladık, daha buralardayız yani.

Berkay Yıldırım: Belli bir kategoride müzik icra ettiğimizi düşünmüyorum. Thrash diyemiyorum o yüzden ama, uzun soluklu olacağımız kesin.

Türk Gitar: Şimdi biraz kişisel konulara yönelelim. Furtherial ekibi günlük hayatta neler yapıyor, hobileri neler, hangi mekanlarda takılırlar, müzikten başka uğraşları var mı?

Bora İnce: Okulum devam ediyor hala, az buçuk çevirmenliğim, az buçuk da roadieliğim var.  Daha gitar meslek olamadığı için hobim hala gitar çalmak.

Başer Çelebi: Çarşamba ve Cumartesi günleri olmak üzere haftanın iki günü Taksim Dorock Bar’da  davulcumuz Berkay  ile sahnedeyiz. Razor’ı duymuşsunuzdur belki, 5 yılı aşkın bir süredir meslek olarak bu işi yapıyoruz. Sahne haricinde çok fazla bir şey yapmaya hal kalmıyor açıkçası, Evde sıkıldıkça yemek yapmayı denemek dışında da hobi olarak değerlendirebilirsek film ve dizi hastasıyım. Fırsat buldukça Kadiköy’e takılmayı tercih ediyorum. Çay içip sohbet etmek en çok keyif aldığım etkinlikler arasında. Durağan bir hayatım var yani.

Ozan Murat Özfen: Meslek olarak tasarım ve illüstrasyon kulvarında yer alıyorum. Film ve animasyon izlemekten büyük keyif alıyorum. Elimden geldiğince çizgi romanları takip etmeye çalışıyorum. ‘Go’ oynamayı hobi kapsamında ele alabilirim. Basçılık konusunda ben de Bora ile aynı fikirdeyim, meslek haline getirebilmek için daha kat etmem gereken uzun bir yol var. Sanırım şu durumda hobi demek yanlış olmaz.

Berkay Yıldırım: Başer bahsetmiş zaten, Çarşamba-Cumartesi uzuuun uzun çalıyoruz. Onun dışında hobilerim atom fiziğine de profesörlüğe de lanet etmek, itlik, hergelelik yapmak falan… Buradan, pek de verimli bir sosyal hayatım olmadığını anlayabilirsiniz. Ama iyi bir çocuk olursanız, Fifa14’te karşıma çıkmayabilirsiniz. 🙂

Türk Gitar: Keyifli röportaj için teşekkürler. Furtherial’i genel hatlarıyla özetlemiş olduk. Görüşmek üzere.

Furtherial: Biz teşekkür ederiz.