İyi Gitar Çalmak İçin Yapılması Gerekenler

0
896

Türk Gitar’dan herkese merhaba! Hepimiz geçmişte veya şu anda saatlerce video ve sahne performansı izledik, tablar indirdik, takip ettik, soru sorduk ve elbette saatlerde müzik dinledik-dinliyoruz. Ve bunları yapmaya da devam edeceğiz. En büyük sebebi elbette merak… Bununla birlikte kafamızda oluşan ilk sorular. Nasıl?, Ne şekilde?, Ne ile? İşte tam bu noktada sizlere  bir iddiam olmadan, naçizane şahsi düşüncelerim dahilinde beş başlıktan bahsederek yardımcı olmaya çalışacağım.

Eğer daha iyi gitar çalmak istiyorsanız ;

ÖNCELİKLE! : Karar verin!…

İyi gitar çalmak istiyorsanız, bunu gerçekten isteyip istemediğinize karar verin. Kolay ve ucuz olmayacak. Bu işi kolay yoldan halletmenin herhangi bir yolu yok! Emek harcamayı ve fedakarlığı göze alabiliyorsanız ilk adımı atmış oldunuz bile!

Bir düşünün, bir flörtünüz veya sevgiliniz olduğunda; tüm görüşme fırsatlarını değerlendirir ve bir araya gelirsiniz öyle değil mi? Hiç üniversite sınavına ya da vize-finallere hazırlanırken bu yüzden sevgilisiyle görüşmeyi tercih etmeyen gördünüz mü? İşte gitar da sevgiliniz gibi olmalı. Onu ihmal ederseniz o da sizi ihmal edecektir. Bir aylık bir arayı tekrar toparlamak “en az” fazladan 1.5 ayda gerçekleşir. Yani 2.5 ay zaman kaybetmiş olursunuz. Her gün altı telli sevgilinizin en azından bir yüzünü görmeniz çok önemli.

Kararınız değişmediyse metni okumaya devam edin. 🙂 

1. Hayal edin!…

Hepimiz, sahip olduğumuz fani olan her şey bir zamanlar hayaldi. Buna varlığımızdan tutun da bindiğimiz arabalar ve çaldığımız gitarlara kadar her şey dahil. Ve hepimizin gitara başlamasına vesile olan o “hayal”, daha iyi gitar çalmak için kullanabileceğimiz çok önemli bir silah.

Kesinlikle hayal edin. ’Her zaman’ daha iyi çaldığınızı ve nasıl görüneceğinizi düşünün. Ancak her şeyde olduğu gibi hayal kurarken de fazla abartmamak gerekiyor. Zira ne kadar yüksekten uçarsanız düşüşünüz de o kadar sert olacaktır. Gerçekleşmeyecek hayaller kurmak bizleri eninde sonunda hayal kırıklığına götürecek; bununla birlikte de, kurduğumuz hayal ne kadar büyük olursa, ona yaklaştıkça elimizdeki değerler de buna bağlı olarak artacaktır. Bu ikisi arasındaki ince çizgiyi öncelikle iyi belirlemek gerek. Ancak tekrar söylüyorum: kesinlikle “hayal edin!”. Buna yaptığınız parmak alıştırmalarından tutun, çaldığınız sahnelere ve sahnede hata yaparsanız ne olacağına kadar her şey dahil.

Bunların yanı sıra gitaristlik: hayal ettiği melodiyi onu dinleyenlere aktarabilme kabiliyetidir. Yani çaldığımız tüm notaları önceden hayal ettiğimiz için çıkan ses, hayallerimizin dışa vurumu olarak da tanımlanabilir.  Bu yüzden mümkün olduğu kadar aklınızda tasarladığınız sesi gitarınızdan çıkartmaya çalışın. Olmuyorsa, sadece daha çok denemek gerekiyor demektir. Bu “asla olmayacak” ya da “olmuyor” anlamına gelmez. 

Gitar çalmadan da gitar çalabileceğinizi unutmayın. Bununla ilgili şahsi bir örnek vermek isterim: Yaptığım otobüs yolculuklarının nerdeyse tamamında sadece kafamdan gam çalışmıştım. Si, La ve Sol minörün barındırdığı tüm notaların gitar klavyesi üzerindeki yerlerini bu şekilde ezberledim geliştirdim.

Bilimsel olarak da yapılmış çalışmalar, bir işi hayal etmenin, beyinde o işi gerçekten yapıyormuş gibi aktivitelere sebep olduğu ve beynin kendisini o iş yönünde geliştirmeye başladığı kanıtlamıştır. Nitekim yakın zamanda yapılmış olan olimpiyatlarda boy gösteren atletlerin nerdeyse tamamı –özellikle jimnastikçiler- hayal etme ve canlandırma teknikleri kullanmaktadırlar. Her zaman hayal edin!

2. Sabredin ve Kabullenin!…

Hepimiz biliyoruz ki “Müzikbaşlı başına bir yaşam tarzı ve bir felsefedir. Bu felsefe sizin onu nasıl kullandığınıza bağlı olarak sizi etkiler. Ve ‘tamamen görecelidir’. Ve hiçbir müzik basit değildir. Ve de bir müzisyenin, “iyi bir müzisyenin” sahip olduğu en önemli erdem “sabırdır”. Eğer sabredemiyorsanız, sabretmeyi lütfen öğrenin. İyi gitar çalmak istiyorsak kesinlikle biraz da hayatı öğrenmemiz gerekmekte. Bazı hisleri hissetmez isek bunu hiç kimseye hissettiremeyiz. Ve sabır sizi büyütecek, dayanıklı kılacak, hayatı öğrenirken size destek olacak, sizi öğrenmekte olduğunuz bir egzersizin veya tekniğin siz onu öğrenene kadar gitar başında tutacaktır. Bu son derece önemli.

İkinci olarak, kesinlikle iyi gitar çalmanın kısa sürede, kolay ve hemencecik olmayacağını kabullenmelisiniz. Hevesiniz kırılabilir, zaman zaman üretemeyebilirsiniz, bazı yerlerde takılabilirsiniz… Bunlar kesinlikle eninde sonunda olacak. Bunu kabullenmek ve sabırla birlikte perçinlemek sizin daha uzun süre pes etmemenizi sağlayacaktır. Denediğiniz bir şey olmuyorsa önceki başlıkta belirttiğim gibi sadece ‘daha çok denemek gerekiyor’ demektir. Asla yılmayın. Eninde sonunda, 1 10 100 100000 kere denemek gerekse dahi mutlaka olacak. Gitar çalmayı bir bebeğe benzetebilmek mümkün. Hiçbirimiz doğar doğmaz koşamadık, konuşamadık. Bir bebek ortalama ne kadar sürede konuşabilirse gitarınız da -çalışmaya bağlı olarak değişebilir- o kadar zaman sonra konuşmaya ve parmaklarınızda o kadar süre sonunda koşmaya başlayacaktır.

Gitar üzerinde teknik olarak yapılan tüm hareketler temelde kondisyondur. Bu da çalışarak ve zamanla oluşur. Bir teknik, solo veya egzersizle ilgili oluşan kondisyonunuzun oluşma süresi, tamamen sizin tatmin olma noktanızla ve tekrarınızla ilişkilidir. Örnek olarak bir diziyi 160 rpm hızla çalmak beni tatmin ediyorsa, Bir başkası için 160 rpm yeterli olmayacaktır. Buna bağlı olarak ikimizin de ayrı sürelerde çalışmamız gerekmektedir. Ve diğer kişi benden daha çok çalışır ve sabrederse onun hız tekniği benden daha çok gelişir. 

Gitar üzerindeki herhangi bir şeyi sabırla bıkmadan ne kadar çok tekrar ederseniz onun üzerinde teknik olarak o kadar ilerlersiniz. Sabrınız ne kadar güçlü ve sağlamsa bu sizin için o kadar avantaj sağlayacaktır.

3. Çalışmak, Çalışmak, Çalışmak!…

Yaşamdaki her şeyde ve her zaman olduğu gibi iyi gitar çalmak istiyorsanız bunun için çalışmak zorundasınız. Lütfen ne kadar çok çalışırsam o kadar iyi gitarist olurum gibi bir düşünce oluşmasın kafanızda. Çünkü çalışmanızın işe yaramasını istiyorsanız “doğru ve disiplinli” çalışmak zorundasınız. Çalışmanız ne kadar disiplinli ve doğru olursa gelişmeniz de o kadar kısa sürede olur. Çünkü disiplinli çalışmak verimlilikle doğru orantılıdır. Ne kadar disiplinli çalışırsanız o kadar hızlı gelişirsiniz. Günde 3 saat disiplinli ve doğru çalışmak; günde 10 saat düzensiz rastgele çalışmaya bedeldir, bunu unutmayın. Düzensiz ve bilinçsiz çalışmak size günde 7 saat zaman kaybettirebilir. Bunu yıllarla çarptığımızda ortaya korkunç bir zaman ve emek kaybı çıkacaktır. Bu nedenle lütfen ‘olabildiğince’ düzenli, doğru ve disiplinli çalışmaya özen gösterin. Nerde duracağınıza gelince… Bu tamamen sizinle alakalı. Benim tavsiyem; çalıştığınız şey ne olursa olsun, en az normalleşene ya da sizin için çocuk oyuncağına dönüşene kadar devam edin!

Asla kendinize yalan söylemeyin! Eğer kendinize karşı dürüst olmazsanız hiçbir şey olamazsınız. Lütfen kendinize karşı dürüst olun. Bu çok önemli. Örneğin; bir tekniği yapamıyorsanız, o tekniği yapabiliyormuş gibi hareket etmeyin; pas geçmeyin. Mümkün olduğu kadar direnin. Nasıl çaldığınızın ve ne şekilde ilerleyebileceğinizin farkında olun.

Eğer kendinize karşı dürüst olmazsanız gitar üzerindeki davranışınız: Bir testi cevap anahtarına bakarak çözmeye ve ben bu testi çözebiliyorum demeye benzer.

Metronomla çalışmaya özen gösterin. Metronom takibi önemli bir konu. Aynı zamanda senkronizasyon ve koordinasyon yeteneğinizi de geliştirecek ve çalım sırasında nota değerlerini hesaplamanızı kolaylaştıracaktır. Aynı zamanda basamak basamak ilerlemek için de oldukça ideal bir yardımcı araç. Çaldığınız notaları bir arada hareket eden bir hayvan sürüsüne benzetebiliriz. Sürüler birlikte hareket ederken en yavaş hayvana göre hareket ederler, böylelikle tüm sürü bir uyum içinde hareketine devam eder. Şayet bu şekilde olmazsa sürünün gerisinde kalan hayvan avlanacaktır. Sizde egzersiz yaparken metronomu ve hızınızı “en yavaş yapabildiğiniz” notaya göre ayarlarsanız; çalıştığınız etüt ya da solo olması gerektiği uyumla hareket edebilir.

Kendinize özel bir çalışma şekli ve düzeni belirleyin hatta oluşturun. Bunu deneme yanılma yöntemiyle kısa süre içerisinde tespit edebilirsiniz. Sonuçta herkesin öğrenme ve anlama şekli farklıdır. Canınız istemiyorsa kesinlikle çalışmayın. Canınız sıkıldığı anda sıkıntınızı giderecek şeylere başvurun ancak bu da elbette gitarla alakalı olsun. Hiçbir şey yapmıyorsanız bile sadece gitarınızla vakit geçirmek bile sizi geliştirecektir.

Kendinizi şevklendirmek için parmakları çalıştırmadan önce ünlü gitaristlerin performans videolarını izleyebilir ya da sevdiğiniz müzikleri dinleyebilirsiniz. Komik gelebilir belki ama tek bir parmak bile oynatmadan ve farkına bile varmadan o sırada çalışmaya başlamış oluyorsunuz. Gitar çalışmayı lütfen ders çalışmak gibi değil; bir oyun gibi görün. Sizi siz yapabilecek, ileri taşıyabilecek ve bahsettiğimiz ilk maddede olduğu gibi ‘hayallerinizi gerçekleştirebilecek’ bir oyun olarak… Bu konuda da sizi tam anlamıyla aydınlatmak, desteklemek ve yardımcı olmak için bizde elimizden geldiğince çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız…

4. Ekipman Etkisi!…

Analog düşünecek olursak, beden ve ruhunuz dışında gitar çalmak için kullandığınız her şeyiniz, sizin ekipmanınızdır. Hatta bedeniniz bile ekipmanınızdır. Çünkü bedeniniz, gitarı ruhunuzun emirleri ve halleri doğrultusunda ses çıkarmak için kullanır. Eğer ruhunuzla gitar çalmıyorsanız (ya da çalmaya çalışmıyorsanız) başkasının ruhunun ürettiklerini ve ortaya koyduklarını ‘hissetmeden-hissedemeden’ kullanacağınızdan; birden bire o öncü ruhun ekipmanına dönüşürsünüz. Bu konuya bir sonraki ‘teknik ve duygu’ başlığında detaylıca değineceğim.

Okuduklarınız biraz felsefi gelebilir tabi ki. Ancak bir düşünün, doğruluğunu tartışın.

Normal dünyaya dönecek olursak, ekipman etkisini şu şekilde özetlemek mümkün. Bir yarış pilotu düşünün. Bu yarış pilotu dünyanın en iyisi olsa bile kullandığı araç, garaj ekibi vs. yeterince iyi değilse, bu durum rakiplerine karşı bir handikap oluşturacaktır. Ancak bu yine de yarış pilotunun ne kadar iyi bir pilot olduğunu değiştirmeyecektir.

Not: Şunu belirtmek isterim. Kullanılmış örnek bir yarış örneği olsa bile unutmayınız, müzik ve gitaristlik kesinlikle bir KIYAS ve bir YARIŞ DEĞİLDİR!

Daha rahat etmek ve daha kaliteli işler yapabilmek için, “imkanlarınız çerçevesinde” alabileceğiniz en iyi ekipmanları almaya özen gösterin. Ne kadar iyi ekipmanınız olursa işiniz o kadar kolaylaşır.

İyi ekipman sizi daha çok teşvik edecek, çalım, tamir-bakım ve ton konusunda sizi daha az yoracaktır. Yıpranma payınızı minimuma indirecek ve en önemlisi daha çok tatmin edecektir. Bu nedenle asla ve asla ekipmana harcadığınız paradan kaçmayın, alabileceğiniz en iyisini alın. Ekipmanınız size hayallerinizi gerçekleştirme imkanı sunabildiğinden emin olun er ya da geç bir şekilde karşılığını alacaksınız.

Not: Unutmayın! Genelde kalite arttıkça fiyat artsa da, her zaman için en pahalı ekipmanlar en iyi olanlar değildir. Almadan önce olabildiğince çok marka ve model karşılaştırın, araştırın. Ve alacağınız ekipmanı deneyerek almaya dikkat edin.  

5. Teknik ve Duygu!…

Teknik ve Duygu olguları birbirleriyle tam anlamıyla alakalı olmayıp, hatta başka bir açıdan bir miktar zıt olsa da, bir araya geldiklerinde daha güzel işlere vesile olabilmektedirler. Teknik üzerinden yazmaya başlarsak, ilk cümle şu olabilir: Teknik, gitar üzerinde yapılacak veya yapılabilecek hareket-çıkarılabilecek ses-çalım şekillerinin tamamıdır. Gitar üzerindeki hakimiyetiniz teknik yeterliliğinize bağlıdır. Tekniğiniz geliştikçe, gitar üzerinde yapmakta zorlandıklarınız git gide kolaylaşacak, normalleşecektir. Bunun yanı sıra gelişmiş bir teknik beceri gerektiren bir hareketi rahatlıkla yapan bir gitarist gördüğümüzde bu rahatlığın sebebi, bu çalım şekli onun için çok kolay olduğundan değil; bunun için olması  gerektiği gibi (kez) çalıştığından kaynaklanmaktadır. Bir işi yaparken, o işe ne kadar hakimseniz o kadar rahat olacağınız gibi gitar çalarken de tekniklere ne kadar hakimseniz, o kadar rahat olursunuz.

Gitar üzerinde uygulanabilecek ve geliştirilebilecek tekniklerin ne kadarına hakim olursanız, çalımınız o kadar rahatlayacaktır. Bir soloya veya şarkıya çalışmak içinde geçen teknikleri ve çalım şekillerini bildiğinizden ötürü daha kısa sürecek ve daha başarılı sonuçlar elde edebileceksiniz. Bunun yanı sıra -ki şahsi görüşümce en önemli katkılarından birisi budur-; hayalinizde canlandırdığınız ritim, solo vs. bunların hepsini yapabilmenizi kolaylaştıracaktır. Teknik içine siz neyi koyarsanız onu kapsar. Buna kulak gelişimi ve nota bilgisi de dahil (bu konuya ayrı bir makalede değineceğiz).

Teknik çalışırken lütfen bastığınız tüm notaları dinleyin. Hangi nota hangi ses nerede? Hangi hareket hangi sesi, nasıl çıkartacak? Bir notayı basmadan veya bir tekniği uygulamadan önce nasıl bir çıkarabileceğini bilmek size tıpkı ulaşmak istediğiniz bir yere giden yolu bilmek gibi oldukça büyük bir avantaj sağlayacaktır. Bu, çok önemli bir konu.

Gelelim duyguya…

Duygu sadece gitar çalarken değil; müzik ve diğer tüm sanatlar için ÇOK önemli bir olgudur. Duygularınız, sizi çok iyi bir sanatçı da yapabilir çok kötü bir sanatçı da. Duygularımız, yaptığımız müzikten tutun da evlendiğimiz insana kadar her şeyi yönlendirir ve etkiler. En çok da ruh işi olan sanatı…

Gitar çalmakla alakalı olarak ele aldığımızda, duygunuz elinizdeki neredeyse her şeydir. Eğer duygularınıza önem vermiyorsanız elinizdeki enstrümanı bir kenara bırakın ve her şeye başından tekrar başlayın. Çünkü gitar çalarken duygularınızı kullanmadığınız anda sadece bir kütleye dönüşürsünüz. Ego ve hırs kendi içinizde ve az miktarda olursa sizi teşvik eder. Lakin duygularınızı, egolarınıza ve hırslarınıza yönlendirirseniz bu iki olgu sizin ve sanatçılığınızın önünüze geçecek, size ve sanatınıza zarar verecektir. Duygularınızı nereye yönlendirirseniz orası büyür. Bu sizin tercihinize kalmış.

Eğer duygularınızı parmaklarınıza yönlendirirseniz insanlar sizi dinlerler, duyguyu fark ettikleri anda sizin hissettiğinizi hissetmeye çalışırlar  ve bu paylaşım büyüdükçe güzel olan her şey artar. Bugün Joe Satriani, David Gilmour, Steve Vai, Erkan Oğur, Yavuz Çetin gibi çalmak mümkün müdür? Evet!. Yeterince çalışırsak hepimiz onlar gibi teknik beceriye ulaşıp onlar gibi sesler çıkartabiliriz gitardan. Ancak onlar gibi hissettirebilir miyiz?… Peki neden hiç düşündünüz mü? David Gilmour gitar üzerinde çok gelişmiş teknikler uyguladığı için mi orada sizce? Ya da hata yapmadığı için mi? Bu da tartışmaya açık bir konu…

Büyük gitaristlerin eserleri “cover” olarak çalınırken, notaların yerleri, tonlar, çalım şekli, teknik her şey mükemmel olsa bile bir yerlerde bir şeylerin farklı olma sebebi duygusal imzalardır. Bu duygusal imza asla görünmez ancak varlığı fark edilir. Ve bu kişinin özgünlüğünü ‘orijinalliğini’ ortaya koyar. Bazı gitaristleri 10 saniyede fark edebilmemizin en büyük sebebi budur. Çaldığınız her şeye kendi imzanızı atmaya çalışın. Hepimizin parmak izleri gibi duygusallığı da farklılık gösterir. Tekniğinizi duygularınızla harmanlamazsanız, sadece hızlı ve kusursuz çalabilen bir aksesuara-eşyaya-makineye dönüşürsünüz. Bu sizi diğer tüm canlılardan ayıran en önemli özelliğinizden kendinizi mahrum bırakmanız demektir.

Not: Bir eseri yeniden yorumlamak ve/veya sanatçıya saygısından ötürü icra etmek ile o eserden pirim yapmak için çalmak arasındaki farka lütfen dikkat ediniz. Aynı şeyler değildirler.

Duygularımızı nasıl kullanacağımız tamamen bize kalmış… Her şey gibi bu da bir seçenektir. Kullanır ya da kullanmayız. Duygularınızı kullanmak için çaba sarf etmeyin çünkü bunun için yapmanız gereken tek şey hissetmek. Hiçbir müzik aleti sadece parmaklar, kulaklar ve beyin arasında tınlayan bir şey değildir. Titreşimin ruhunuza ulaşmasına izin verin. İnsanları büyülemek istiyorsanız  bunu saniye başına düşen nota ile değil, daha fazla hissederek-hissettirerek yapabilirsiniz. Size bir şeyler hissettiren gitaristleri dinleyin, izleyin. Duyguyu hissetmeye çalışın. En önemlisi aynısıbı yapmaya değil; empati kurup, çalan kişinin hissettiklerini “anlamaya” çalışın. “Hissetmeye ve bunun doğrultusunda ortaya çıkan sesler”  e odaklanın. Daha sonra bu bağlantıyı kendi ruhunuz ve parmaklarınız arasında kurmaya çalışın. Deneyin, olana kadar.

Not: Gitarınızı sevin ve saygı gösterin. Ona değer verin. Sizi anlayacak ve cevap verecektir.

Gitarist; ruhu ve parmakları arasında köprü kurabilen kişiye denilir. Ruhunuzdan çıkan duyguların (aşk-nefret ne olursa olsun) parmaklarınıza ulaşma verimliliği ne kadar yüksek olursa o kadar iyi gitarist olursunuz. Teknik ve beceri elbette çok önemli. Ancak dikkat ettiyseniz, duyguyla alakalı olan bu bölümde bundan hiç bahsetmedim. Önceki bölümde bahsettiğim gibi teknik açıdan iyi olmak temelde kondisyondur. Teknik beceri tamamen tercihtir, duygularınızla iç içe olmazlarsa müzikal açıdan bir anlamları yoktur. İsmini andığımız gitaristlerin tamamı öyle çalabildikleri için değil; öyle hissettikleri için bu şekilde çalmaktadırlar.

Duygularınızı; tekniğiniz, teori-armoni bilginiz ve ekipmanınızla harmanladığınızda ortaya çıkan şey sizi her daim daha mutlu edecektir ve sadece müzikal anlamda değil, hayatın her alanında size daha fazla kazandıracaktır.

Unutmayın; “Duygularımız olmadan sadece birer makineyiz…” (W.S.)

Okuduklarınız tamamen şahsi düşünce ve tecrübelerim olup, umarım, sizlere bir fayda sağlayabilmişimdir. Bir sonraki makale veya videoda görüşmek üzere, müziğinizin her daim yürekleri titretmesi dileğiyle… Hoşça kalın…