19 Ekim ve 23 Kasım konserlerini diğer konserlerden ayıran yaş sınırı olmamasıydı. Bu konser ise Pentagram`ın Eylül`den Aralık`a kadarki Garajistanbul konserlerinin finali olmasıyla diğerlerinden ayrılıyor. Facebook`taki etkinlik sayfasında bu konserin de özel olacağı ve sürprizler olacağı yazılmıştı. Sonradan “Live MMXIV” albümüyle beraber sürprizin ne olduğunu öğrenmiş olduk. Bu konser hem bu dörtlü konser programının finaliydi hem de yeni albümün lansmanı, kutlaması tadında geçti.
Saat 21:30 civarlarında Garajistanbul kapısının önündeydim kısa bir bekleyişin ardından kapılar açıldı ve içeri girip konseri beklemeye başladık. Pentagram saat 23:00 civarı sahneye çıktı. Intro müziğinin ardından “1000 in the Eastland” ile giriş yapan grubun her zaman olduğu gibi enerjisi yüksekti. İlk şarkıdan zaten Hakan Utangaç ile sürekli göz teması kurmaya başladık. İkinci şarkı son albümden “Sand” adlı parçaydı. Bu parçanın BGM Konseri`ndeki kaydı DVD`de mevcut ve gerçekten çok kaliteli. İzlemenizi tavsiye ederim.
Parça çalındıktan sonra Gökalp Ergen, bizlere teşekkür etti ve “Hoş geldiniz” dedi. Üçüncü parça grubun vazgeçilmez şarkılarından “Unspoken” oldu. Parça akışı yine önceki konserler gibiydi. Genelde eski-yeni-eski-yeni şeklinde gidiyordu. Eski dediğim Gökalp Ergen öncesi dönem, yeni dediğim de “MMXII” albümündeki parçalardan oluşuyor. Dördüncü parça “Uzakta” oldu. Son albümden olan parçanın konser kaydı yeni DVD’de bulunuyor (19 Ekim Garajistanbul Konseri). Beşinci parça ise “Beyond Insanity” oldu.
Ardından grubun en iyi parçalarından biri olan “Ölümlü” çalındı. Şarkıyı çok sevdiğimi her fırsatta belirtirim, hatta eşlik etmekten en çok keyif aldığım Pentagram şarkısıdır. Yedinci sırayı ise son albümden “Disturbing to Peace” aldı. Yanılmıyorsam bu şarkıdan önce veya sonra bir seyirci “Dark Is the Sunlight” istedi. Bu iki parçanın nakarattan önceki vokal melodilerini nedense hafiften benzetirim. Benim için ilginç bir tesadüf oldu o yüzden. Konserde Pentagram ile birlikte seyirci de tempolu olduğu için kan ter içinde kalıyorduk. Geçen konser olduğu gibi grup üyeleri su içerken bizleri de düşünüp şişeleri seyircilere gönderdiler sağ olsunlar.
Gökalp Ergen, sıradaki parçayı hepimizin söylemesini istedi ve “Şeytan Bunun Neresinde” parçasını hep birlikte söyledik. Şarkının son kısmında seyircinin performansı yine mükemmeldi. Seyircilerden istekler bitmiyordu. “Black Magic” diye haykıran seyirciye karşılık Hakan Utangaç, ileri dakikalarda çalınacağını işaret etti. Ama ondan önce setlistte çalınacak dört parça daha vardı.
“Doğmadan Önce” ile devam ederken küçük teknik bir problem yaşandı ve Hakan Utangaç’ın gitarı arıza yaptı. Hakan Utangaç, birkaç parça için yedek gitarını kullandı ondan sonra yeniden önceki gitarla devam etti. “Vita Es Morte” ile tempo arttı ve ardından “Anatolia” ile biraz sakinleştik diyebiliriz. Özellikle bu parçada seyirciyle iletişim çok iyiydi. Hakan Utangaç, parçanın her dizesinde farklı bir seyirciyle göz teması kurarak eşlik ediyordu. Benim payıma da “Nerden bilinmez bu kin gözlerinde” dizesi düştü.
Gökalp Ergen, “Görüşmek üzere arkadaşlar” diyip sahneden ayrıldı. Enstürmantal parça “Kam” çalındı. Burada da ne yazık ki ufak bir şanssızlık oldu ve Tarkan Gözübüyük’ün bas gitarda bir problem oldu ama bunlar ufak şeylerdi, konserin havasını bozamadı. Her şey çok iyi gidiyordu. Ardından az önce bahsettiğim arkadaşımızın isteği gerçekleşti ve “Black Magic” çalındı. Vokalde Hakan Utangaç vardı ayrıca bu parça setlistin ikinci kısmının ilk parçasıydı. Yine Hakan Utangaç vokalde devam etti ve Aşık Veysel’in eseri “Bu Alemi Gören Sensin” çalındı. Bu parçadan sonra Gökalp Ergen sahneye geri geldi ve seyirciler de o anda Çarşı’nın Gezi Parkı Direnişi dönemindeki “Biber gazı oley!” marşını söylemeye başladı. Grup da eşlik etti önce gitarlar ve bas, sonra davul ve vokal devreye girdi. Ardından da “Her yer Taksim, her yer direniş!” sloganı ve grubun aynı şekilde eşlik etmesiyle beraber Gezi Parkı’na ve Çarşı’ya selamlarımızı iletmiş olduk. Ardından son albümden “Now and Nevermore” çalındı ve devamında çok eskiye gidildi. “Powerstage/Rotten Dogs” parçasında büyük coşku hakimdi ve sahne ışıklarının hareketliliğinden dolayı kısık gözle takip etmek zorunda kaldım.
Bu arada ben görmedim ama yanımdakilerden duydum. Sanırım Şebnem Ferah da konsere gelmiş. Benim görebildiğim başka bir tanıdık isimler de vardı. Janset, Nikki Wild ve yanılmıyorsam Erdem Çapar da konserdeydi.
Ardından son zamanlarda Pentagram konserlerinde duymaya alıştığımız “Brain On The Wall” çalındı ve ilk iki albümden çalınan parçaların sonuncusu bu oldu. Ardından “G.S.T.K.P” ve “Wasteland” seslendirildi. Konserin sonlarına doğru yaklaşırken Gökalp Ergen’in “Keyfiniz yerinde mi arkadaşlar?” sorusuna coşkulu bir “Evet!” yanıtı verirken, Tarkan Gözübüyük’ün “Yoruldunuz mu?” sorusuna aynı coşkuyla “Hayır!” dedik.
Ayrıca bu dakikalarda yanımdaki tanıdığım da Hakan Utangaç’tan kaptığı penayı bana hediye etti. Hem kendisine, hem Hakan Utangaç’a bir kez daha teşekkürler!
“It’s Dawn Again” ve “Gündüz Gece” çalındıktan sonra anladık ki konserin bitimine az kaldı. Yavaştan yorgunluk belirtileri de başlamıştı ama bozuntuya vermedik. “Geçmişin Yükü” çalındıktan sonra seyirciden “Bir, Bir” sesleri yükseldi. Bu durum zaten Pentagram konserlerinde artık klasikleşmiş bir durum. Hakan Utangaç güldü ve daha zaman var dedi. Hakan Utangaç’ın önünde konser izlemek büyük keyif. Diğer üyelerin de seyirciyle iletişimi kuvvetli ama bu konserde Hakan Utangaç ile fazlasıyla iletişim kurduk. Sürekli seyircileri işaret edip selamlıyor ve gülümsüyordu yine. Mükemmel bir sahne duruşuna sahip kendisi. Metin Türkcan ve Tarkan Gözübüyük de sürekli yer değiştirip bazen bizim izlediğimiz tarafa geliyorlardı. O tempoda nasıl yorulmuyorlar cidden merak ediyorum. Bu konser sanırım albümün de mutluluğuyla daha bir coşkululardı.
“Lions in a Cage” ve “Apokalips” ile devam ettikten sonra seyirciye teşekkür ettiler ve “Tigris/Bir” ile konseri tamamladılar. Banttan çalınan “Kam” parçasıyla selamladılar ve sahneyi terk ettiler. Ayrıca Tarkan Gözübüyük, Cenk Ünnü ve Hakan Utangaç eğildiler ve onlarla da tokalaşıp teşekkür ettik.
Konser bittikten sonra biraz bekledik ve alana gelip sohbet ve imza faslını gerçekleştirdiler. Yeni CD+DVD versiyonlu “Live MMXIV” albümümü de imzalattıktan sonra Garajistanbul’dan ayrıldım. Final konseri de tamamlandığına göre bize düşen şey Pentagram’a teşekkür etmek. Benim açımdan önemliydi bu dört konser. 6 yıldır severek dinlediğim grubun ve şuanda da en sevdiğim grubun üyeleri ile ilk kez bu seri konserlerin ilkinde tanıştım. Daha önce festivallerde dinlemiştim ama oralarda tanışma şansım olmamıştı. Ayrıca bir önceki vokalist Murat İlkan’la da solo projesi dahilinde verdiği konserlerden birinde tanışmıştım. Bu da ekstra mutluluk kaynağıdır benim için. Konser öncesinde albüm ve konser hakkında bilgi konusunda yardımcı olan Emrah Aydemir ve Didem Doran’a da teşekkür ediyorum. Gelecek konserlerde görüşmek üzere. Destek olan herkese teşekkürler.
m/